Hamilelikte Batıl İnançlar

10.09.2023
247
Hamilelikte Batıl İnançlar

Gebelik ve doğuma ait hurafeler günümüzde de tesirini sürdürüyor. Kadınla alakalı en yaygın hurafelere göre, hamile kadının karnı ‘sivri’ olursa ya da ‘tatlılara’ …

Gebelik ve doğuma ait hurafeler günümüzde de tesirini sürdürüyor. Kadınla alakalı en yaygın hurafelere göre, hamile kadının karnı ‘sivri’ olursa ya da ‘tatlılara’ aş ererse çocuk erkek, karnı ‘yuvarlak’ ise veya ‘ekşili ve acılı’ gıdalara aş eriyorsa çocuk kız oluyor.

İHA muhabirinin www.gebelikrehberi.com sitesinden derlediği bilgilere göre, bir hayli şahıs, kadının gebeliği sırasında baktığı, yediği, içtiği ve yaptıkları ile doğacak bebek arasında bağ kuruyor. Bebeğin anne karnında ilk kıpırdadığı an kadın kime bakarsa bebeğin ona benzeyeceği, özellikle aşerme yarıyılında ekşili, acılı gıdaların kız, tatlı gıdaların da erkek bebeğe işaret ettiği, en yaygın hurafeler arasında yer alıyor.

Ayrıca doğumun kolay olmasını sağlamak için muska ve tılsımlardan medet umuluyor. Doğum sırasında ‘kilit açma’, ‘örgülü saçları çözme’, ‘dilenciye sabun verme’ gibi adetler de sürüyor. Bu cins inançların misallerine daha önceki medeniliklerde de tesadüfülüyor. Daha Önceki Mısır’da ‘hamile kadın vücutlu heykelciğin’ doğuran kadınlara uğur getirdiğine inanılırken, Asur ve Babil’de ‘Filistin’in rüzgar cini, rüzgar cinlerinin kralı Hanbi’nin oğlu vahim suratlı, dört kanatlı, kuş ayaklı, hayvan pençeli ve akrep kuyruklu Pazuzzu’ heykelciği, gebelerin gözeticisi olarak görülüyor. Japon kadınları ise doğum sırasında, Japonca ‘kolay doğum’ anlamına gelen ‘Koyasugai’ isimli deniz kabuğunu avuçlarını yakalıyor. Daha Önceki Roma’dan beri gelen bir değişik inanış da gebeye kocasının yün kuşağının sarılması. Bu inanış, Anadolu’da hali hazırda devam ediyor. Ayrıca, içinde okunmuş kağıtların olduğu üçgen biçiminde sabretmiş muskalara da tesadüfülüyor.

Ulus arasında ‘Loğusanın kabri 40 gün sarih kalır’ lafına inanılırken, ‘nazar’ ya da ‘göz dokunması’nden korunmak için anne ve bebeğe nazarlık takılıyor, ev tütsülenip loğusaya mermi dökülüyor. Bu yarıyılda özenle üstünde durulan mevzulardan biri ise 40 gün vakitle anne ve çocuğun evden dışarı çıkarılmaması. Bunun yanı gizeme aynı günlerde doğum yapmış 2 annenin karşılaşmamasına da özen gösteriliyor. Karşılaşırlarsa ‘kırklarının karışacağına’ ve loğusaların makûs etkileneceğine inanılıyor.

Ayrıca loğusa yarıyılında anne ve çocuk için en büyük riskin ‘albastı’ olduğuna inanılırken, bunu önlemek için en yaygın uygulama kadının üzerinde kırmızı renk bulundurmak, loğusa şerbetinin ve loğusa şekerinin kırmızı renkli olması ya da annenin başına kırmızı renkli kurdele takılması. Bu arada, ulus arasında, doğan bebeğin göbek bağına ait de inanışlar bulunuyor. Çocuk ‘evcil’ olsun diye göbek bağı dolap ya da sandık içine saklanırken, ‘uslu’ olması için mektep bahçesine, ‘dindar’ ve ‘imanlı’ olması için de cami bahçesine gömülüyor.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.