Her yeni bir bebek ayrı bir ferttir

17.06.2023
468
Her yeni bir bebek ayrı bir ferttir

Her yeni bebek, başından itibaren kendine has karakteristikleri ve kabiliyetleriyle ayrı bir bireydir. Ona, rastgele bir erişkine dinlediğiniz saygıyı dinlemeniz gerekir. Tek vücutta çıktığı­nız dokuz …

Her yeni bebek, başından itibaren kendine has karakteristikleri ve kabiliyetleriyle ayrı bir bireydir. Ona, rastgele bir erişkine dinlediğiniz saygıyı dinlemeniz gerekir. Tek vücutta çıktığı­nız dokuz aylık yolculuğunuzu, harika bir baş­langıç olarak kabul edip, şimdi birbirinizi daha yakından tanıyacağınız ve ömür boyu sürecek olan başka bir yolculuğa çıkmakta olduğunu­zun farkına varın.

Bu duyguya çok mu yabancısınız? Nasıl üs­tesinden geleceğinizi öğrenmiyor musunuz? Baş­langıçta eksantrik sezmeniz natürel. Yumuşacık başını şimdiden kaldırmaya çalışması ne garip değil mi? Her bebek değişiktir. Kimisi annesinin göğsünde ya da omuzunda yatmaya bayılır; ba­zısı beşikteymiş gibi annesinin kollarında sallanmayı yeğler. Dolayısıyla bebeğinizin nasıl rahat sezdiğini evvelden öğrenmeniz imkânsız. Bunu ancak o size söyleyebilir.

Sanırım bebeğinize karşı dikkatli ve yumu­şak davranmanızı söylememe gerek yok; bunu zati içgüdüsel olarak yapacaksınız. Bebeğini­zin bu dünyaya gelene kadar karnınızın içindeki suyun içinde, rastgele bir riske maruz kal­maksızın, huzurlu bir yarıyıl geçirmiş olduğunu unutmayın. Bu nedenle ani hareketler onu ürkü­tebilir; aşina olmadıkları biçimde süratle kucaklan­dıklarında kollarını iki yana kasarak açıp, başla­rını öne doğru kaldırmaya çalışabilirler. Bu ne­redeyse tüm canlılarda var olan ve doğuştan ge­len düşme fobisi ile ilgili. Mesela tüyleriniz olsaydı, tıpkı bir maymun yavrusu gibi tüyleri­nize yapışırdı.

Hem bebeğinizin rahat edeceği, hem de sizin onun suratını bütün olarak görebileceğiniz pozis­yonu bulmanızda fayda var. Bir elinizle başını meblağken, öbür elinizle kalçasını destekleyerek, suratı suratınıza bakacak biçimde ona rahat bir civar sağlayabilirsiniz. Ya da otururken bacak­larınızı, onun sırtını yaslayabileceği bir duvar sekline getirebilirsiniz. Hafifçe yan yatırıp yanı­na da uzanabilirsiniz. Onun her halini bir an ev­vel ezberlemeye çalışın, küçük bebeğinizin iç dünyasında neler olup bittiğini, tıpkı bir erişkininki gibi surat ifadelerinden anlamaya çalışın.

Yeni doğan bebeklerin genelde bilgece ba­kışları vardır. Belki gerçekten çok şey öğreniyorlardır. Akrabalarınız, dostlarınız, ” ah, o daha ufacık 40 güne kadar hiç bir şeyi göremez “, “bak! Nasıl da tebessümüyormuş gibi görünüyor, hâlbuki gazı var yalnızca. Ne anlayacak da, neye gülecek”, “oh, birkaç ay böyle kedi gibi mama­larını yiyip yatarlar yalnızca” gibi söylemlerine inanmayın sakın. Tamamen yanılıyorlar.
Küçük bebeğinizin, ilk andan itibaren bir bi­rey olduğunu öğrenmenin sevincini çıkarın. Çalış­malar yeni doğan bebeklerin görebildiklerini, dinleyebildiklerini, tadabildiklerini, koklayabildiklerini, sezebildiklerini ve düşünebildiklerini göstermektedir. Yeni doğan bebeklerde, anne­lerle aralarında kopması efor bir bağ oluşturma­yı sağlayan muhteşem bir maharet var. Bu bağlı­lık sadece bebeğinizin size olan bağımlılığı biçiminde idrak edilmemeli; o şey her neyse sizi de us almaz biçimde bebeğinize bağlıyor. Bunun tek bir açıklaması olabilir: Bebekler anne-babalarını kendilerine âşık eden bir iksirle dünyaya geliyorlar.

Bebekler, en az erişkin insanlar kadar duy­ma maharetine sahipler. Hatta seslere daha du­yarlıdırlar. Yüksek seslerden ürkerler. Kadın se­sini daha yatıştırıcı bulurlar. Henüz yirmi otuz günlükken sizin sesinizi, yabancı bir kadın sesin­den kolaylıkla ayırt edebilirler. Küçük bebeğini­zin duyma duyusuyla alakalı marifetleri bu kadarla hudutlu da değil. Çevrelerindeki sesleri kolaylıkla yasaklayabilirler. Mesela elektrik süpürgesi çalışırken veya yüksek sesle müzik dinlenen bir etrafta uyumaya devam edebilir­ler. Dahası, siz konuşurken ses tonunuzdaki iniş çıkışlara karşılık verirler. Bebeğinizin suratına, suratınızı yanaştırıp konuşmaya başladığınızda, başını sizin konuşmanızla eşzamanlı olarak ha­reket ettirir. Bu saklı “dans”, ancak çok dikkatli bir biçimde gözlemlendiğinde anlaşılabilir. Bunu fark edin ya da fark etmeyin, bebeğinizle konuş­manın ehemmiyetini es geçmeyin. Henüz daha birkaç günlükken dahi, sizden bileceği çok şeyi ol­duğunu unutmayın. Sizin dudak hareketleriniz ve tonlamalannız konuşma derslerinin başlan­gıcı olarak kabul edilir.

Tat ve koku alma duyusuna gelince, bebek­ler sanki dünyaya anne sütüne âşık olarak kazanç­ler. Koku alma dinlenen sayesinde de, sütün kay­nağının yerini kolaylıkla bulabilirler. Esrarengiz olan her bebeğin kendi annesinin sütünün kokusunu tanıması. Mesela iki yeni bebeğe, iki ayrı anne­ye ait olan göğüs pedi koklatsanız, ikisi de ken­di annesininkini emmek ister. Acıkmış olan be­beğinizi kollarınızı yakalasanız, başını göğsünüze doğru çevirip, göğüs ucunuzu kolaylıkla bulabi­lir.

Minik bebeğiniz acıktığında bunu sezer ve ne yapacaklarını çok iyi öğrenirler. Ağızlarını açıp, kafalannı sağa sola çevirip meme ucunuzu ararlar. İlk başlarda, kendi elleriyle yanılma ih­timalleri yüksektir ama istedikleri tadı parmak­larında bulamadıklarında, yanlış izin peşinde olduklarını anlayıp, sizin desteğinizle istedikle­rini elde edinceye kadar ağlamaya başlarlar. Be­beğinizin lider işaretlerini dikkate alıp, ağlama­dene gerek kalmadan lüzumunu karşılamak sizin elinizde. Bu biçimde hem bebeğinizin daha sa­kin olmasını sağlarsınız, hem de istediği şeyleri elde etmek için ağlamak zorunda olmadığını ona öğretmiş olursunuz.

Bebeğinizi tanımak için en uygun zaman, onun “suskun alarm” da olduğu anlardır. Gözleri sarih, suskun ve oranla hareketsiz olduğu anlar, bebeğinizin gözünüze en sihirli geldiği anlardır. Bu hal genellikle doğumdan hemen sonra göz­lemlenir. İlerleyen günlerde de, siz tavırları­nızla ona kendi kendini hakimiyet etme alışkanlı­ğını kazandırmazsanız, eksilerek yiter. Dolayı­sıyla bebeğinizi çevreyi süzerken yakaladığınız­da, öğle yemeğinizi ya da dostlarınızla soh­beti bir kenara vazgeçip, bebeğinizi tanımanın key­fini çıkarmalısınız.
Bebeğinizi tanımak için kalbinizin sesini din­leyin. Bu dünyada, bebeğinize sizden daha iyi ba­kacak kimse yoktur. Onun ne sezdiğini, neye gereksinimi olduğunu en iyi hipotez edecek olan birey sizsiniz. Uzmanlar doğum hemşireleri veya an­neniz size aralıksız ne yapmanız gerektiğini söy­ler dururlar. Verdikleri nasihatler, kuşkusuz da­ğerlidir ama bebeğinizi kucağınıza aldığınız an­dan itibaren onun uzmanı siz olursunuz, onunla olan ilişkiniz aylar evvelinden başlamıştır çün­kü.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.