Bioelektrik yükü

23.02.2023
832
Bioelektrik yükü

İnsandaki tam dokular ve hücreler elektrikle yüklü­dür. Hakikatinde tıpkı bir alkali bataryanın çalışmasına eş. Alka­li bataryanın artı ve eksi kutbu gibi, hücrenin de bir çekirdeği …

İnsandaki tam dokular ve hücreler elektrikle yüklü­dür. Hakikatinde tıpkı bir alkali bataryanın çalışmasına eş. Alka­li bataryanın artı ve eksi kutbu gibi, hücrenin de bir çekirdeği nükleus ve sitoplazması vardır. Tabiatın balansına uy­gun olarak, hücrenin çekirdek ve stoplazması da kendi kar­şıtını sürükler. Çekirdek pozitif, stoplazma ise olumsuz “ku­tuptur. Karşı yük kendi alanında bir araya geldiğinde, hücre içindeki enerji akımı için potansiyel çoğalır. Hücre içindeki enerji potansiyeli ne kadar çok olursa, hücre de o kadar sağlıklı olur.

İnsan hücresi de alkali batarya gibi kendi karşıt yükünü ya­ratma kimyasından katlanır: Bazı mineraller olumsuz alkali, kimileri de pozitif asit yüklüdür. İnsan vücudunda, bu mi­neraller enerji yapımı karbonhidratların yakılması müddet­since özgür kalırlar. Bu esnada ayrıca hafif asidik atıklarüretilir. Sağlıklı hücrelerin çekirdeğinde ve stoplazmasında yeterli ölçüde, ayrı ayrı olumsuz ve pozitif yük rezervi bu­lunur. Canlı gıdalarla beslenme, hücresel enerjiyi yüksek yakalamak için zorunlu olan biyoaktif alkali ve asit elementleri­nin seviyesini yüksek meblağken, hücredeki asitli atıkları dü­şük seviyede meblağ.

Hücrenin çekirdeğindeki biyoaktif asit ölçüyü geriledi­ğinde, hücre sağlıksız bir gidişata düşer. Daha ehemmiyetlisi, stoplazmada yeterli ölçüde uygun biyoaktif alkali rezervi yoksa, ama buna karşın muhtelif kaynaklardan yığılmış fazla ölçüde asitli atık madde birikmişse, bu da hücreyi sağlık­sız gidişata getirir. Netice olarak, çekirdek ve stoplazma ara­sındaki yük ve hücresel enerji kaynakları eksilir, bu da meta-bolik asidin birikmesini basitleştirir. Hücresel enerjinin eksil­ması, fiziksel rahatsızlıklarla sonuçlanan bir dizi negatifli­ğa davetiye çıkarır. Nasıl mı?

Elektriksel alanların dayanıklılığı ve eforu, hücrenin eforu­nü gösterir. İnsan vücudunda, hücrelerdeki ve hücreler ara­sındaki düzgün elektrik yükü, kendini zehirli maddelerden kurtar­maya ve işine yarayan yiyecek ve oksijenli malzemeleri almaya etraf hazırlar. Bu süreç, sıhhatin ve uzun yaşamın anahtarı­dır. Stoplazmadaki kimyevi etraf asidik civara döndüğün­de ve potansiyel enerji, hücredeki bu hayat verici ve akdikeni işlevi destekleyecek eşiğin altına düştüğünde hücreler can verir.
Hücredeki elektriksel potansiyelin düşmesi, hastalığa gi­den yoldaki ilk adımdır. Bu, laboratuvara gitmeden evvel ger­çekleşir ve tanı koymak için yapılan testler, vücutta yolunda gitmeyen tek bir şey bile bulamaz.

Canlı gıdalarla beslenmenin biyoelektiriksel bereketleri­nın mucidi, Viyana Üniversitesi Birinci Tıp Muayenehaneyi’nin baş­doktoru olan Profesör Hans Eppinger’dir. Canlı gıdalarla beslenmenin, doku hücreleri ve kılcal damar hücreleri ara­sındaki elektriksel potansiyeli artırarak hücrenin seçme ka-pasitini artırdığını bulmuştur. Dr. Eppinger, canlı yiyeceklerin hücre içi ve hücre dışı zehirli madde boşaltımı ve yiyecek emilimini ehemmiyetli derecede artırdığını belirtmiştir. Dr. Eppinger ve bir­kaç meslektaşı, elektriksel potaniyel zayıfladığında ve hüc­resel yozlaşma başladığında, dokulardaki mikroelekt-riksel potansiyeli yenileyebilen tek şeyin canlı yiyecekler ol­duğunu bulmuşlardır.

Güneş ışınları ile yüksek elektron yükü canlı yiyeceklere iletilir, böylece elektrikle yüklenen canlı yiyecekleri yiyerek güneşin elektronlarını alırız. Güneş enerjisi ile yoğunlaşan yiyecekler, beden hücrelerine fayda sağlamak üzere beslenir­ler. Bu alandaki analistler, bu yoğunlaşmış elektrik enerjisinin, elektron alışverişinde bulunan ve sistemimizde hareketsiz duran molekülleri harekete geçirdiğine inan­maktadırlar. Bu surattan canlı besinlerdeki yüksek elektrik potansiyeli, iyileşme eforu açısından son derece ehemmiyetli bir etmendir.

Kaliforniya’daki Biyoenerji Bilimleri Müesseseyi hekimi Valerie V. Hunt, hücrelerin biyoenerjisi ile alakalı buldukları­nı, Kirlian resim tekniği ile dikkatli bir biçimde belgele­miştir. Bu ultraviyole film tekniği, rastgele bir yaşam for­mundaki elektriksel eforu sarih bir biçimde ortaya koyar. Canlı renklerde ortaya çıkan değişmiş elektro ışıma alanla­rının canlı gıdayı sarmaladığını Biçim 2 – 4′e bakınız, ancak abur – cubur gıdalarda elektriksel yaşamın olmadığım gözler önüne serer.

Buğdayı ele alalım. Elektrik yükünün olması ya da elekt­riksel açıdan ölü olması, buğdayın nasıl hazırlandığına bağlı olarak değişir. Filizlendirilerek yendiğinde, öğütülerek “piş­memiş” ekmek yapıldığında ya da bir tepsinin üzerinde ot olarak yetiştirlidiğinde buğdaya canlı yiyecek gözüyle bakabilirsiniz. Buğday bu formlardayken elektrik yükünü ve oksi­jen içeriğini korur. Buğday bu biçimde harcandığında, yiyecek ve insan hücreleri arasında reelleşecek olan elektrik çeki­minin ve benimsemenin olağan biyoaktif döngüsü sağlanmış olur.

Elektrik yükü ile vücuda giren canlı yiyecekler için insan hücreleri oldukça çekicidir. Bu da gıdalardaki yiyeceklerin emilimini basitleştirir.

Aynı ölçüde buğdayı öğütüp, pişirip ekmek yaptığı­nızda elektriksel yükünü yok etmiş olursunuz. Bu biçimde vücuda giren buğday, yaşamak için oksijen ve enzime ihti­yacı olan hücreler için pek çekici değildir ve yiyecek olarak emilemeyecek kadar uygunsuzdur. Vücutta hürce gezi­nen bu maddeler, hücreleri tıkayan tortular olarak kalırlar. Böylece ne yiyecek olarak hücrenin işine verimler ne de zehirli madde­leri yok edebilirler. Beden, seneler boyu bu negatif şartla­ra karşı koymak için çaba edecektir. Ancak zaman dol­duğunda savaşı kaybedeceği ve hasta gidişata düşeceği ga­rantidir.

Günümüz bilimi, vücudun ihtiyarlaması ve vefatına dair bir karara varmış değildir. Elektrik yükü tükenmiş mikros­kobik hücrelerimiz bütün olarak araştırıldığında bu sualin cevabı verilebilir. Beden hücrelerinin elektrik yükünü yeni­leyebilen tek şeyin canlı yiyecekler olduğunu da o zaman an­layacağız. Zira vücudu genç kılan tek şey canlı yiyecekler­dir.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.