Bel Ağrılarının Kaynakları

18.09.2023
233
Bel Ağrılarının Kaynakları

Bel ağrısı, belimizdeki muhtelif anatomik yapılardan kaynaklanan, değişik nedenlere bağlıdır. Bel ağrısının esrarı da, onun nedenlerinin kolayca bulunmamasındandır. Bel kasları ve eklem bağları ligament bel …

Bel ağrısı, belimizdeki muhtelif anatomik yapılardan kaynaklanan, değişik nedenlere bağlıdır. Bel ağrısının esrarı da, onun nedenlerinin kolayca bulunmamasındandır. Bel kasları ve eklem bağları ligament bel ağrısı yapabileceği gibi omurlararası eklem yüzeylerinin cerahati artrit ve omurlararası diskler bel ağrısının nedeni olabilir. Bel fıtığı tip diliyle disk hernisi denilince şu anlaşılır: Omurlararasında bulunan disklerden biri fıtık yapmıştır; yani yerinden kaymıştır. Her diskin ortasında yastık gibi yumuşak bir doku vardır; diskin kenarlarıysa bağ dokudan yapılmış sert bir çember biçimindedir. Bel fıtığı olanlarda ortadaki
yumuşak doku yırtılmış olan sert çemberden dışarı kayar ve en yakınındaki sinir köküne baskı yaparak ağrı verir.

Bel ağrısı omurganın doğuştan anormalliklerine de bağlı olabilir. Bunlar genellikle ağrısızdır; fakat ilerlemiş biçimleri ağrı yapabilir. Böbrek, pankreas, aort ve cinsel organların hastalıklarında da ağrı bele vurabilir. Nihayet bel ağrısı kanser, kemik cerahati ya da nadir eklem cerahatleri artrit gibi çok ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir. Neyse ki bu gibi riskli hastalıkların bel ağrısı yapması son derece nadirdir. Bel ağrısı olanların %98′inde bel kası, eklem bağı, kemik veya disklerde, omurganın zorlanmasına bağlı geçici bir bozukluk vardır.

Belin anatomik yapısının çok karmaşık olmasına ek olarak hastanın yakınmalarıyla, tıbbi görüntüleme yöntemleri ve hastadaki anatomik ve fızyolojik farklılıklar arasında ancak zayıf bir ilişki vardır. Bu da bel ağrısının nedenini bulunmayı güçleştirir. Bu şartlarda tanıda ilk önce kanser ve cerahat gibi çok ciddi ağrı nedenleri aranıp aradan çıkarılır; çünkü bunların tanısı izafi olarak kolaydır. Sonra hastada bir omurilik sinirinin sıkışıp sıkışmadığı veya tahriş edilip edilmediği incelenir. Bu olasılıklar bir yana bırakıldıktan sonra ise bel ağrısı olan hastaların % 85′ine kesin bir tanı konamaz. Hastalarm çoğu bel ağrılarını başlatan bir olay hatırlayamaz, fazla ağırlık kaldırma veya kaza geçirme bel ağrısı başlatabilirse de çoğu defa böyle şeyler olmamıştır. Bel ağrısı genellikle, görünürde bir neden olmadan aniden başlar; tıp dünyası, bu belirsizliğin bir sonucu olarak çoğu defa muhtelif nedenler arasından birinde karar kılamaz.

Bel ağrısı sıklıkla hayatın streslerine bağlıdır. Innsbruck Üniversitesi’nden Astrid Lampe ve dostları, Mayıs 1998′de hayatın güç anlarıyla bel ağrısı arasında bir ilişki buldular. Lampe daha önce de bel ağrısı anatomik bir nedene bağlanamayan bireylerde, bağlanabilenlere oranla daha stresli bir hayata rastlandığını yayımlamıştı. New York Üniversitesi Tıp Merkezi Rusk Rehabilitasyon Merkezi’nden John E. Sarno, çözülememiş duygusal sorunların belde gerginlik yaparak ağrıya yol kalemtıraşı kanısındadır. Aslında bu gibi hastalann ruhlarındaki fırtınadan kaçmak için bel ağrısına sarıldıkları söylenebilir. Sarno ruhsal stresleri olan hastalarını psikolojik yöntemlerle rehabilitasyon etmiştir.

Fazla egzersiz yapma sonucu sık olarak bel kaslarında basit ağrı ve acımalar olur. Yaşlanma sonucu bel disk ve bağlarında natürel aşınma ve küçükyırtıklar olabilir ve bunlar da ağrı yapabilir. Bel ağrısının nedenini bulmak bilimden çok, bir sanattır. Kendiliğinden iyileşme kural olduğundan, ciddi bir hastalık bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra çoğu defa bel ağrısının reel nedenini aramak dahi gereksizdir.

1990′da George Washintgon Üniversitesi Tıp Merkezi’nden S.C. Boden ve takımı, bel ağrısı veya siyatikten hiç yakınmamış olan 67 hastayı incelediler. Bel fıtığı sıklıkla bel ağrısının nedeni olarak gösterilmiştir. Öte yandan 60 yaşın altındaki insanların beşte birinde hiç bel ağrısı olmadığı halde, BTveya MRI bel fıtığı göstermiştir! Bu gibilerin yarısında bel fıtığı diskin kabarması evresindeydi; bel fıtığının bu en hafıf biçimi de sık olarak ağrının nedeni olarak düşünülmüştür. MRI, 60 yaşın üstünde olanların üçte birinde bel fıtığı, takribî % 80′inde kabarmış disk ve hemen hemen hepsinde yaşlılığa bağlı disk dejenerasyonu gösterdi. Gençlerde nadir olan omurilik kanalı daralması spinal stenoz, 60 yaşın üstünde ve hiç bel ağrısı olmayan insanların beşte birinde bulundu. Benzer olarak, 1994′te Hoaq Memorial Hastanesi’nden Kaliforniya M.N. Brant-Zawadski ve takımınin yaptıkları incelemede, 98 ağrısız hastanın üçte ikisinde anormal disk bulundu. Bunlardan çıkan sonuç şudur: BT veya MRI bel fıtığı gösterirse bıınun anlamı hastada yalnızca bel fıtığı olduğudur; ağrının nedeni bel fıtığı olmayabilir. Bir başka deyişle bel fıtığının ağrısız da olabileceği anlaşılmıştır.

Eskiden bel ağrılarında uzun süre yatak istirahati verilirdi. Bu yaklaşımın iki dayanağı vardı: Bazı hastaların yatınca geçici de olsa ağrıdan kurtulması ve omurlararası diskler içindeki basıncın uyur vaziyette en düşük olması. Ancak suçlanan disk masum olabilir; ayrıca hastaların çoğu zaten zamanla iyileşir. Bu asıllara karşın, 10 sene öncesine kadar, bu gibi hastalara 1-2 hafta bütün yatak istirahati yalnız tuvalet için ayağa kalkma izni veriliyordu. Yatak istirahatinin gözden düşmesi, eski hekimlenn her hastalıkta hastadan kan almalarında hacamat vb olduğu gibi, çok acele oldu. Bugün 1-2 hafta yatak istirahatı afaroz edilmiştir; hasta olabildiğince acele günlük işlerine dönmektedir.

Kısa Yatak İstirahati
Uzun yatak istirahati hala standart uygulamayken, bu makalenin yazarı ve takımı, 7 günlük ve 2 günlük yatak istirahatlerini kıyasladılar. Sonuç sansasyoneldi: Ağrıdaki 3 hafta sonraki ve 3 ay sonraki rahatlama, hareketin kısıtlanması, günlük işleri yapabilme ve rehabilitasyondan memnun kalma bakımından hiçbir fark yoktu. Natürel olarak, uzun süre istirahat edenler işlerine daha az gidebildi. Ağrının şiddeti, süresi ve muayene belirtileri, hastanın kaç gün istirahat etmesi gerektiğine bir miktar olamıyordu. Hastanın yatakta kaldığı gün sayısını tanımlayan tek şey hekimin tavsiyesiydi.

Başka çalışmalar da bu düşüncesi doğruladı. 4 gün istirahatle 2 gün istirahat veya hiç istirahat etmemek arasında bir fark yoktu. Egzersize devam etmenin ağrıyı artıracağı veya iyileşmeyi geciktireceği korkusu yersizdi. Aslında günlük işlere devam etmek, istirahatten daha iyi sonuçlar vermektedir. Had bel ağrısında ağrıya rağmen işlerine devam edenlerde ağrının kronikleşmesi 3 aydan fazla sürmesi daha az görülmektedir; böyle hastalar, uyuyarak ağrının geçmesini bekleyenlere oranla, sağlık servislerine daha az müracaat etmektedirler Natürel olarak kas gücüyle hayatlarını kazananlar- hamallar, sporcular vb- işlerine oturarak çalışanlar kadar acele dönemezler. Bunlara bütün iyileşene kadar daha hafıf bir iş verilebilir.

Son araştırmalar bir hayli edilgen rehabilitasyonnin de hiçbir faydayı olmadığını göstermiştir. Örneğin, bel ağrısında sürükleme traksiyon, TENS tenden hafıf elektrik vererek ağrının giderilmesi ve omurganın ufak eklemlerine kortizon benzerleri enjekte etmenin uzun vadede hemen hemen hiçbir faydayı yoktur. Buna karşı had veya kronik bel ağrısının önlenme rehabilitasyonsinde egzersiz çok önemlidir. Tek bir egzersiz biçimi yetersizdir; genel olarak geliştirici aerobikle beraber, sırt kaslarını kuvvetlendirici özel egzersizler uygulanmalıdır.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.