Düşük yağ ve dengeli şeker içeren diyetle saç kaybının önlenmesi

17.06.2023
467
Düşük yağ ve dengeli şeker içeren diyetle saç kaybının önlenmesi

Daha evvel de belirttiğimiz gibi besinleri, hor­monlarınızı tertip etmek ve saç kaybınızı hakimiyet etmek için asıl anlamda birer ilaç olarak kulla­nabilirsiniz. Gıdalar hormonlara çok kısa müddette, genel­likle …

Daha evvel de belirttiğimiz gibi besinleri, hor­monlarınızı tertip etmek ve saç kaybınızı hakimiyet etmek için asıl anlamda birer ilaç olarak kulla­nabilirsiniz.

Gıdalar hormonlara çok kısa müddette, genel­likle yalnızca birkaç hafta içinde tesir ederler. Bilim adamlan, yüksek oranda hayvansal yağ kapsayan perhizlerin, kan dolaşımına daha fazla testosteron salgılanmasına neden olduğunu bulmuşlardır.

Araştırmalara göre, düşük oranda yağ kapsayan yiye­cekler ya da vejetaryen yemekleri yiyen bireylerde testosteron seviyesi daha düşüktür. Ayrıca yüksek yağ kapsayan perhizler, hem bayanlarda hem de erkek­lerde östrojen. miktarını çoğaldırır. Fazla kilolu bir bireyde de östrojen seviyesinin yüksek olması büyük ihtimaldir; bu surattan hekimler bazı obez erkek­lerde göğüslerin gelişmesinin sebebinin de bu olduğuna inanmaktadırlar. Kısaca, genel olarak yüksek oranda yağ kapsayan perhizler bedeninizin sıradan hormonal balansını tamamen bozmaktadır.

Bu vaziyet natürel ki, testosteronun erkek tipi kel­likte ehemmiyetli bir rol oynamasından dolayı saç kay­bını doğrudan tesirler. Araştırmalar ayrıca, yüksek yağ kapsayan perhizlerin, cinsellik hormonunu bağla­yan globulin olarak öğrenilen bir proteinin de eksil­masına neden olduğunu göstermiştir. Bu protein, beden tarafından lüzum dinlenene kadar cinsellik hormonunun hareketsiz durmasını sağlar. Kan dolaşımında bu protein eksildiğinde, daha fazla testos­teron dolaşıma girer ve uygun şartları buldu­ğunda da saç foliküllerinde DHT’ye dönüşür. Saç foliküllerindeki yağ bezleri, testosteronu DHT’ye dönüştüren bir enzim olan 5-alfa-redüktaz’ı barın­dırırlar ve testosteron da dahil olmak üzere dola­şımda bulunan hormon seviyesinin yüksek olması bu yağ bezlerinin hareketini çoğaldırabilir. Daha da makûssu, kelleşen bölgelerdeki saç foliküllerinde bulunan yağ bezleri, kelleşmeyen yerlerdekinden daha geniştir.

1985 senesinde yapılan bir araştırmada Masumi Inaba isimli Japon bir analist bu olayı anlatan bir rapor yayınlamış ve beslenme şekillerinin batılılaşmasındaki çoğalışla beraber, Japon erkeklerinde daha fazla kelleşme görülmeye başlandığını ortaya koymuştur. Japon milleti evvelki kuşaklara göre daha fazla kırmızı et yemekte ve böylece daha fazla hay­vansal yağ almış olmaktadır. Inaba’nm kuramına göre, doğrudan fazla ölçüde hayvansal yağ alımı, kelleşmede çoğalışa yol açıyordu; zira yüksek hay­vansal yağ seviyesi saç foliküllerindeki yağ bez­lerinin gelişmesine neden oluyor ve bu da, daha fazla DHT imaline ve foliküllerin daha çok hasar görmesine yol açıyordu.

En tesirli hormonal perhiz mevzusunda araştırma yaparken, sayısız araştırma, yazı ve kitap oku­dum. Bunlara Prof. Dr. Barry Sears’ın yazdığı ve 1995′te en çok satan kitaplar listesine giren The Zone da dahildi. Bu kitapta, hormonal olarak saç gelişmesini destekleyici ve saç kaybını önleyici bir perhizle alakalı daha fazla ipucu buldum.

Bir biyokimyager olan Dr. Sears, AİDS teda­visinde kullanılmış bir ilaç olan AZT de dahil olmak üzere, birkaç kanser ilacının dağıtım sisteminin oluşturulmasına doğrudan katkıda bulunmuş biri­dir. 1982′de Dr. Sears, hormonların tutumlarını da kapsayan lipit yağ araştırmaları mevzusunda çalışıyordu. O sene Nobel Fizyoloji ve Tıp Mükâfatı, Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nden Süne Bergstorm ve Bengt Samuelsson’a ve İngiltere’deki Royal College of Surgeons’dan John Vane’e veril­mişti. Araştırmalarının mevzusu, eicosanoid ismi bilgi­len çok güçlü bir hormon grubuydu.

Eicosanoidler, bedendeki en güçlü ve ehemmiyetli maddelerdendirler. Dr. Sears onları, bedeni bir arada yakalayan “moleküler yapıştırıcılar”, insan vücu­dunun tam işlevlerim hakimiyet eden ana şalterler olarak görmektedir. Tam sistemleri: tes­tosteronun tavrında temel etmen olan, bedeni­muzdaki yağ stoğunu tertip eden sistemleri dahi hakimiyet etmektedirler.

Dr. Sears, bu hormonlar hakimiyet edilebilirse, insan fizyolojisiyle alakalı her şeyin hakimiyet edilebile­ceğini fark etti.
Kitapta kellikten bahsedilmemesine karşın, The Zone’u okuduktan sonra, kitaptakine eş testosteron, ensülin ve eicosanoidleri hakimiyet altına alan bir perhiz düşük hayvansal yağ ve balanslı şe­ker kapsayan bir perhizle, hormonal denge ve dola­yısıyla DHT seviyelerinde bir düşüş sağlayarak, saç kaybına karşı savaşmanın muhtemel olabileceğini ayrımsadım. Bu aynca bedenin finasteride’ye Pros-car/Propecia daha iyi yanıt vermesini sağlayacaktı.

O sırada, saçlarımın tekerrür çıkması durmuş gibiydi. Saç kaybım ilerlemiyordu ama, finasteride aldığım ilk bir buçuk sene içinde gördüğüm kayda değer saç çoğalışını da göremiyordum.

Şekeri dengeleyici bir perhize başladıktan sa­dece iki ay sonra, bedenimde ve aynı biçimde başımda kayda değer farklılıklar görmeye başla­dım. Günlük hayatta performansım çoğalmakla kal­mamış – artık daha inceydim- saçlarım da çıkmaya başlamıştı. Hormonlanmı hakimiyet ederek finaste-ride’nin aktifliğini çoğaldırabileceğime olan inancım doğru çıkmıştı. Ayrıca hala ilacın hiçbir yan tesir­siyle karşılaşmamıştım.

Deneyimlerimi aktarmak için Dr. Sears’ın bürosunu aradım. Birkaç şahıs onu arayarak şeker dengeleyici bir perhizin saç kaybını yasaklamada takviyeci olup olmayacağını sormuştu; bu telefonları bana güzergah­lendirmeye başladılar. Beni arayan herkese şeker dengeleyici perhizin saç kaybı ile savaşmamdaki pozitif tesirlerinden bahsettim ve bu şahıslarla finas-teride’yi ve nebatsal rehabilitasyonları da tartıştım. Perhiz ve nebatsal terapi kombinasyonunu önerdiğim bireylerin çoğu, saçın tekerrür çıkması da dahil olmak üzere ehemmiyetli pozitif neticelere eriştiler.

Birkaç ay sonra Dr. Sears’ın bürosuna, saç kaybı mevzusunda bir kitap üzerinde çalıştığımı bildirdim. Bu kitap, erkek tipi kelliğe neden olan DHT’nin tesirlerini hakimiyet etmeyi de kapsıyordu.

Dr. Sears ertesi gün beni aradı ve tecrübe­lerim, bilgi toplama ve harcayıcı hakları korunucu­luğu mevzularında konuştuk. Şeker dengeleyici bir perhizin Zone perhizi ya da diyabet hastalarının uyguladığı perhiz gibi, erkek tipi kelliğin rehabilitasyon­sinin tesirli olmasındaki ehemmiyetinden bahsedince benim ve öneride bulunduğum bir hayli erkeğin tecrübelerine göre, bu mevzu Dr. Sears’ın alakasını çekti ve benim belirtilerimi onayladı. Sonradan bana şeker dengeleyici bir perhizin, testosteronun da ötesine geçen hormonal tesirlerinin, kelliğe doğru giden erkeklere ne biçimde bir dayanak sunduğunu açıkladı:
“Moleküler seviyede kellik, hormonal bir bo­zukluk vaziyeti olarak görülebilir. Testosteronun alt mahsulü olan DHT hormonunun, kelliğin başlıca se­bebi olduğu sarihtir. Bu surattan, DHT seviyesini eksiltecek müdahalelerin kellik üzerinde faydası olması gerekir. Proscar finasteride olarak öğrenilen ilaç bu vasıtalardan biridir ve testosteronu DHT’ye dönüştüren enzimi yasaklamaktadır. Proscar’ın gelişen prostatın rehabilitasyonunda ilk ilaç olarak kullanılmasının sebebi de budur. Bir başka bi­yokimyasal yaklaşım ise testosteronun imalini hakimiyet etmektir. Bu da perhizin tertip edilmesiyle yapılabilir.”

Dr. Sears az yağlı, şeker dengeleyici bir perhizin bunu nasü yaptığını ve bir başka hayatsal hormon olan ensülinin ehemmiyetli rolünü anlatmaya devam etti:
“Bu çeşit bir perhiz, bir başka hormon olan ensülini dar bir aralıkta tutmaya dayanır: Ne çok yüksek, ne de çok düşük bir seviyede. Bunu yapa­rak şahıs, bedende araşidonik asit denilen temel yağ asidinin imalini hakimiyet altına alır. Araşidonik asidin seviyesi hakimiyet altına alındığında, testisler deki Leydig hücreleri tarafından üretilen testos­teron da hakimiyet altına alınmış olur. “Perhizsel hakimiyet, bir hap içivermekten her zaman daha güçtür, ama hiçbir yan tesiri yoktur. Üstelik, araşidonik asidi hakimiyet altına almanın, özellikle eicosanoidler olarak öğrenilen öteki bir hormonal sistemde ek faydaları da olacaktır. Eicosanoidler, fizyolojik sistemlerimizi hakimiyet eden süper hor­monlardır ve başka görevlerinin yanında, yüksek tansiyonu ve saçın ana yapı bileşeni olan keratin gibi yapısal proteinlerin birleşimini de hakimiyet eder­ler.”

Bu alıngan balansı nasıl gözeteceksiniz? Dr. Sears, beslenmede doğru protein-karbonhidrat oranını almayı muvaffak olmakla, eicosanoid hormonla­rının bir ilaç derecesinde hakimiyet edilebileceğini açıkladı: “Gıdayı, her öğünde bedene muhakkak bir ölçü protein ve karbonhidrat sağlayan reçeteli bir ilaç gibi kullanmış olacaksınız hakikatinde.”

Benim ve bir hayli başka erkeğin tecrübelerinde bu yöntem, özellikle saç foliküllerini öldüren DHT’nin imalini önleyen nebatlar ve yeniden DHT imalini yasaklayan bir ilaç olan finasteride ile kombinasyon halinde kullanıldığında saç dökül­mesini yasaklamada tesirli oldu.

Beslenme biçiminizi değiştirmenin bir başka artısı da şudur: Saç ve kafa teni için ehemmiyetli yiyecek­ler sağlayan gıdalar ve bu ehemmiyetli gıdaların alımını ve emilimini maksimum seviyeye çıkaracak gıdalar yediğinizde, saç dökülmesi ile savaş­makla kalmıyor, aynı zamanda saç çıkmasını da teşvik etmiş oluyorsunuz. Şeker dengeleyici bir beslenme bunu da muvaffak olmaktadır.
Şayet erkek tipi kelliğiniz yoksa gıdalar sıradan saç uzamasında bir yan tesire neden olmaz; ama erkek tipi kellik genini servet almış olanların hayatında derin bir rol oynar.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.