Çukurova Üniversitesi BONZAİ ile Savaşta Bir Adım Önde
Hangisini yeğ meblağsınız: Nikotin bağımlısı mı yoksa sigara bağımlısı denmesini mi? Fark var mı? Hayır!
Ancak sigara bağımlılığı dendiği zaman biyolojik bir süreçten değil de sosyal bir topallamadan söz ediliyor gibi idrak ediliyor. O sebeple bu, son derece yaygın bağımlılık cinsi, üzerinde herkesin kendince söz edebileceği bir mevzu haline geliveriyor. Tıp içi ve tıp dışı her türlü rastgelelik meşruiyet kazanıyor.
Tıp içi rastgelelik için verilecek en iyi misal hayatında tek bir bağımlı hasta görmediği halde bağımlı hasta rehabilitasyonuna kalkışan psikiyatri dışı uzmanlık taşıyan /taşımayan tıp ehlidir. Kendi işini doğru dürüst yaptığı zaman işsizlikten canı sıkılabilecek tek bir tıp fakültesi mezunu profesyonel olduğunu sanmıyorum.
Öbür rastgelelikler ise sigara bağımlılığı rehabilitasyonu diyerek en olmadık vasıtalı ya da vasıtasız akla gelen her yöntemin kullanılmasıdır. Sözüm ona sigara bağımlılığı rehabilitasyonu başlığını taşıyan hokkabazlıkların yer aldığı işporta çığlıkları, para kazanma ismine yapılan lekelilikler sağlık ismine düşünebilen her insanı ve bilhassa kalben hekim olabilen her hekimi üzmektedir.
Anlamsız biçimde yaratılan meşruiyet tabanı ülkenin en büyük şemsiye sağlık teşkilatı olan alakalı bakanlığı da ne yazık ki kapsamaktadır. Nasıl mı? 4207sayılı yasayı en iyi biçimde uygulayan Lisansiye temkinler diye bilinen temin etme ve erişme gibi uygulamalar bakanlık, 360derecelik bir dönüşle -uhdesinde bağımlılık kapsamında çalışan ve bilimsel sıfatını taşıyan bir heyeti varken – sigara bıraktırma !? hattı uygulaması ile belli ilaçların pazarlayıcısı vaziyetine düşmüştür! Mevzu, neresinden çekseniz oraya götürülecek bir kapsam cıvıklığı içinde ele alınır olmuştur.
Bu sebeplerle doğru sözşöhret doğru zamanda ifadesi hem şahsi hem de cemiyetsel bir mesullüktür. Nikotin bağımlılığı mevzusunu anlatmak istememin sebebi okurlarda doğru bir farkında oluşluğun inşası emelini gütmektedir.
Nikotin, tütünün içindeki bir maddenin ismidir. Nikotin bağımlılığı ne anlatır peki? Şunu anlatır: Sigara vb. mahsuller, içinde nikotinin olduğu birer bağımlılık maddesidir. Bu sebeple nikotin bağımlılığı dendiğinde akla ilk gelmesi gereken tanım madde kullanımı ve bağımlılığıdır. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Bağımlılığın büyümesi bireyde; bedensel, ruhsal ve cemiyetsel faktörlerin el birliği ile tesir yaparak çok istikametli bir hastalığın ortaya çıkması anlamına gelmektedir.
Sigara legal olarak sunulan ticari bir mülktür. Satışının legal olması usları karıştırmakta sigara kullanımına legal bir meşruiyet tabanı hazırlıyor görünmektedir. Oysa bunun böyle olmadığını bilmekteyiz. Ancak kullanım yaygınlığı bağımlılık gibi bir tasanın göz arkasını edilmesine yol açmıştır. İnsanlar uzunca bir süre sigaranın sadece alışkanlık yaptığına inanmışlardır. O yarıyılda alışkanlık ruhsal sebeplere dayandırılır istem vb. ifadelerle ele alınırdı. Tütünün özellikleri karşısında istem çoktan diz dökmüş kabul ediliyordu! Sir Francis Baconın, ta 1622de şunu söylediğini biliyoruz:
Tütün insanoğlunu fetheder. Zira insana gizli bir zevk sunmaktadır. Bir kere bulaşmaya gör; geri dönüşü pek bir güçtür!
Öyle mi gerçekten?
Nikotin taşıdığı özellikleri ile F. Bacon ın belirlediği biçimde anılmayı hak etmektedir. ZİRA O BİR BAĞIMLILIK MADDESİDİR.
Nikotin;
Çok düşük kan yoğunluğunda memnunluk yaratır. Bu memnunluk, bireyin kendilik algısında belirli bir yükselme ile dikkat çekicidir. İçildiği an kan basıncı yükselir, kalp sürati çoğalır, ten damarları kasılır.
Nikotin kanda yüksek yoğunluklara eriştiğinde başlangıçtaki memnunluk tesiri tersine döner. Zira bağımlılık maddesi olan nikotin beyin ve bağlantı yapıların işlevlerini baskılamakta çoğu asap hücresinin birbkocaman ile haberleşmesini kesintiye uğratmaktadır. Tiryakiler böylesi tesirleri yalanlayabilirler. Doğrudur! Zira bedende, bağımlılık maddesine karşı oluşan hoşgörü sebebiyle tiryakilerde kan basıncı yüksekliği yoktur. Bunun hep böyle gideceği sanılmasın. Geçicidir. Hoşgörü akciğer havalandırma borularında büyüyecek tıkanıklığı yasaklayamaz. İşte o noktada yükselen tek bir tansiyon değildir artık!
Nikotin, ilk alındığında, beyin ve bağlantılı yapılarda açıkgözlük yaparken iskelet adalelerinde rahatlamaya yol açar. Başka Bir Deyişle nikotinin iki düzeyli bir tesiri vardır. Düşünün; bir yandan beyin cingöz haldeyken aynı zamanda beden gevşektir! Böyle bir tesiri kim istemez. Yüzyıllar evvel başta Bacon olmak üzere çoğunun us gizem erdiremediği bu esrarlı hal gerçeğinde nikotin maddesinin iki düzeyli tesirinden ibarettir. Sırf bu tesiri sebebiyle nikotine istekli hale gelmiş pek çok insan vardır.
Sigaradan çekilen ilk soluktan sonra nikotinin beyne erişmesi sadece 10-12sn.sürmektedir.
Şartlar durgunsa sigara uyarıcı tesirlidir. Hengame varsa bu tesiri en aza inmektedir. Sigaranın bireydeki pekiştirici tesiri bireyin o anki şartlarına ve beklentisine bağlı olarak şekillenmektedir.
Tütün içme tavrının cemiyetsel seviyede fazla benimsenmesi mümkün bir bağımlılık maddesi olarak incelenmesini geciktiren bir unsurdur. Bu sebeple tütünün beyindeki asetilkolin üzerinden bağımlılık yaptığı 80li senelerin başında bulunmuştur. Bunun için tütüne dair kimi özellikler incelenmiştir. Araştırmaların emeli tütünün içinde reel tesirli madde diye bilinen nikotinin
-> Hangi yolla emildiğibedene kabulü,
-> Emildikten sonra bedende nasıl dağılım gösterdiği,
-> Metabolizması bedende hangi yolla harekâta uğradığı,
-> Bedende işlendikten sonra nasıl atıldığı mevzuları olmuştur.
Nikotinin insan bedenine girdiği andan başlayarak en sonunda bedenden atılmasına varana dek geçirdiği değişmeler, bu değişmelere bağlı olarak beden işleyişinde ve uzuvlarla bağlantılı olarak sergilediği eylemlerin bütünü anlaşılmaya çalışılmıştır.
Araştırmaların neticesinde tespit etilen pek çok unsurun yanı gizeme nikotinin hoşgörüye yol açması en ehemmiyetlilerinden bkocaman olmuştur. Nedir hoşgörü? Hoşgörü, tıbben şu anlama gelmektedir: Rastgele bir maddenin belli bir ölçüyü ile ortaya çıkan tesire bir birim tesir diyelim. Bu öyle bir tesir ki birey aynı tesiri yine hatta yaşamak istiyor olsun. Ne mahzuru var diyeceksiniz. Karşılığında şunu soracağım: Aynı sevinçle durmaksızın yemek yiyebilir misiniz? Elbette hayır! Zira yemek yemek biyolojik bir lüzumun karşılanmasıdır. Nikotin hangi biyolojik lüzumun karşılanmasına hizmet eder? Ya da içki? Veya eroin? Esrar, kokain vs. Saymamıza gerek var mı? Elbette yok!
İşte biyolojik lüzuma karşı gelmediği halde yarattığı memnunluk sebebiyle biteviye alınmak istenen maddeler bağımlılık yapıcı maddeler ismini alır.
Dönelim sualimize: Bağımlılık maddesinin, misalimiz nikotin idi, aynı birim tesiri sağlayabilmesi için gereksinim dinlenen ölçü bir sonra çoğalmaktadır. Birey daha evvel yaşadığı tesire ulaşabilmek için o maddeyi hep harcamak zorundadır. Nikotin bu tesire sahip bir madde olduğundan bireyin sigara içerek nikotine bağımlı hale gelmesi gayet sarih anlaşılabilmektedir. Kaç tane sigaranın hangi sıklıkta ve hangi soluk derinliğinde ne zaman bağımlılık yapacağı bütün olarak modellenebilmiş değildir.
Hoşgörünün varlığı bir sonraki evrenin bağımlılık olduğunu göstermektedir. Hoşgörünün öbür bir cinsi ise beyindeki asap hücresi etrafında hücrenin kendini koruma ve geliştirmesine hizmet eden özel kaliteli duyarlılığın giderek eksilmesidir. Bunun sonucunda hücre bağımlılık maddesini kendi devamı için zorunluymuşçasına algılamaya başlar. Dolayısı ile doğuştan taşıdığımız kimi biyolojik tavır modelleri kökünden değişmeye başlar. Bireyin nikotine aşerer hale gelmesi, dürtü ve güdülerinin nikotin odağında biçim ve içerik değiştirmesi, bireyin onu cemiyetsel kılan biyolojik spektrumunu sergileyememesi, yemesi içmesi, yatması, düşünmesi velhasıl bildiğiniz her şeyi süratle değişmeye başlamış giderek negatif kaliteler btemizletecek hale kazanç. Bu bir sondur! Bireyin böyle bir sona erişmesi madde kullanma tutumu ile başlamıştır. Madde kullanma tavrının insanı götürebileceği başka bir son zati yoktur.
Hepsi bu kadarla kalsa keşke! Şunları da yeri gelmişken- söyleyeyim:
Anne, sigara içiyorsa şayet, nikotin anne sütüne geçer. Sütten de çocuğa! Çocuğa geçmesi için o kadar bilave etmeye gerek kalmayabilir. Hamile annelerin sigara kullanmayı sürdürmesi embriyonun nikotin tesirine maruz kalması demektir. Bu da bebeğin ileride nikotin bağımlısı haline gelmesinde hazırlayıcı bir zemine yol açmaktadır.
Nikotin bağımlılığının oluşmasında öbür tüm bağımlılıklarda olduğu üzere bütüncü yaklaşım temeldir. Holistik Yaklaşım: Biyopsikososyal Etraf→Birey→madde→ etkileşimi karşılıklılık temelinde aralıksızı olan bir hareketliliğe sahiptir. Etrafa ait özellik/özelikler, bireye bağlı özellik/özelikler, biyolojik özellik/özelliklerle bir araya gelip ayrı ve bütünlüklü bir tesirlilik hali yaratarak bağımlılığa yol açar. Neticede büyüyen negatiflikler hem etrafa hem bireye hem de bedene ait özellikleri b,ir arada sergilemektedir.
Birey sigara içimine denli erken başlamışsa içmeyi bırakması terk etmek o denli güçtür.
Aşerme/irritabilite/yasaklanma hissi ve hiddet, iştah çoğalması, tepki zamanı ve dikkatteki zorluklar kesilme belirtilerine misaldir.
BU BELİRTİLER Arama Kurtarma Teşkilatı KALİTELİ OLUP 24-48SAAT İÇİNDE AZAMİ NOKTASINA ÇIKAR; BİR KAÇ AY/HAFTA İÇİNDE TEDRİCİ OLARAK EKSİLİR VE KAYBOLUR.
EN UZUN SÜREN BELİRTİLER GENEL SIKINTILILIK ÇÖKKÜNLÜK MEMNUNSUZLUKTUR.
Tiryakilerin %75i bırakmak ister. Bırakabilenler bunların %3 üdür.
Bırakıldığı zaman kanın damarda pıhtılaşma hali eksilir. Dokuların aldıkları oksijen ölçüyü çoğalır.
İster inanın istersen inanmayın; içenlerle mukayese etildiğinde hayata süresi 10-15yıl artıyorMUŞ!?
Sigarayı bırakan insanlar hayata dair negatif his ve algılarını iyileştirmek için kendi iç kaynaklarına dayanmak zorunda olduklarını bilmek ve ona göre davramak zorundadır. zira bireyin kendi kaynaklarını kullanarak iyileştirebileceği iki bağımlılık cinsinden bkocaman nikotin bağımlılığıdır. ötekiyi ise kesilmesinde görülen zorlu belirtilere karşı içki bağımlılığıdır.
Bugüne dek sigara kullanmayı terk etmede bireyin kendi kaynaklarından daha tesirli ne bir ilaç ne bir taşıt ne de bir yöntem vardır.
Başka insanların paraya çevirmek istedikleri özellik sigara bağımlısının taşıdığı bu şahsi kaynaklarıdır. insan bedellerinin paraya dönüştürülmesi gerçeğinde ahlaki bir meseledir. oysa bireyin kendini bir iyileştirme vasıtayı olarak görmesi hem bir asıl hem de bir iyiliktir.
Prof.Dr. Yıldırım B. DOĞAN
Ruh Hekimi
Bağımlılık Psikiyatrisi Çalışanı