Boşanmaların çocuk üzerinde etkileri
Boşanma hiç şüphesiz, çocukların başına gelebilecek en sallayıcı olaylardan birisi ve potansiyel olarak onların büyümelerini ciddi bir şekilde etkileyecek bir dizi farklılığı da birliktesi getirmektedir. …
Boşanma hiç şüphesiz, çocukların başına gelebilecek en sallayıcı olaylardan birisi ve potansiyel olarak onların büyümelerini ciddi bir şekilde etkileyecek bir dizi farklılığı da birliktesi getirmektedir. “Potansiyel bir vaziyettir, zira boşanmış bir ailenin ferdi olarak yaşamak kaçınılmaz olarak çocuklara hasar veren bir gidişat değildir. Ehemmiyetli olan anne ve babanın evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, boşanmadan sonra hayatlarını ve ilişkilerini nasıl sürdükleri ve çocukları ile ilgilenmeye devam etmeleridir. 1 senede 1 milyondan fazla çocuk, anne baba boşanması ya da ayrılığı yaşamaktadır. Boşanmaya karşı çocukların tepkilerinin varlığının farkında oluşun çoğalmasıyla, 1960’lardan bu mevzu üzerine bir çok araştırma yapılmıştır.
1975’deri bu yana boşanmalar senede 1milyonu aştı.
Bugün yapılan iki evlilikderi biri boşanma ile sonuçlanacak
1983’te doğan çocukların %45’nin anne babası boşanacak. %35’inin anne babası tekerrür evlenecek, %20’sinin anne ya da babası ikinci eşinden de ayrılacak.
Evliliklerin yarısı ilk 7 sene içerisinde sona eriyor. Buna göre 1980’lerde doğmuş çocukların alt yukarıya üçte biri 18 yaşına gelmeden tek ebeveynli bir konutta yaşayacak.
Bu istatistiksel bilgiler boşanmanın ciddi bir sosyal mesele olduğunu kuşku götürmez bir stilde ispatlamaktadır. Ancak boşanmayı iyi ya da makûsun karşıtlığı olarak görmek çok kolay bir yaklaşım olur.
Boşanma ile alakalı düşündürücü reellerin ve anne babası boşanmış çocukların gelişimle alakalı ve psikolojik meseleler yaşamak açısından değişik çocuklardan daha fazla tehlike altında olduğuna dair artan bilgilerin ışığı altında, giderek daha fazla çift aileyi dağıtmanın doğru olup olmayacağını denetlemektedir. Kimileri, en azından çocuklar gelişip konuttan ayrılana kadar, şahsi isteklerini bir kenara atıp konutluluğu sürdürmeyi düşünebilir. Boşanmayı karşı tarafın istediği gidişatlarda, eşler karşı tarafın önüne istatistikleri koyarak, karşı tarafta kabahatlilik duyguları uyandırıp, fikrini değiştirmeyi sınayabilir. Araştırma neticeleri göstermiştir ki; yalnızca çocukların iyiliği için bir arada kalmanın çok ender işe yaradığıdır. Bazen, birarada kalmak, çocuklara, anlaşamayan eşlerin boşanmasından daha çok hasar verebilmektedir. Maksatlı suskun kalmalardan, kesintisiz bağrış çağrışlardan, fiziksel şiddet göstermeye kadar muhtelif ihtilaf tezahürlerine tanık olmuş çocuklar, boşanmış aile çocuklarından daha geçimsizdir. Kısacası, bazen, bir evlilik meselesini çözmenin tek yolu konutluluğu sona erdirmek olabilir.
Günümüzde evliliklerin sona ermesi sık tesadüfülür bir olay olduğu için, bir çok çocuk- çok ufak olanlar hariç- boşanma kelimesini öğrenmektedirler. Şayet konutluluğunuz bir zamandır gergin ve mutsuzsa, çocuklarınızın birşeylerin yolunda gitmediğinin farkında olmaları büyük bir ihtimaldir. Müzakerenin-özellikle fiziksel şiddet ve alkolizm- bol olduğu ailelerde, çocuklar farkında olmadan, anne babalarının ruhsal vaziyetlerini okumayı bilirler. Agresif ya da mutsuz bir ebeveyne yanaşmak için en doğru zamanı muhtelif ayrıntılardan yola çıkarak bulabilirler. Aynı biçimde ne zaman ortada olmamaları gerektiğini de öğrenirler. Boşanma hakkında az çok bir şeyler öğrenmek ve kesintisiz anne-babanın münazarasına şahit olmak dahi bir hayli çocuğu anne babasının ayrılıyor ya da boşanıyor olduğu haberine hazırlamaz. Olay patladığı zaman, ki bu çoğu kere anne ya da babanın konuttan ayrılması ile ispatlanır, bir çok çocuk gerçekten sarsılır. Şayet çocuk anne ve babasının münazaralarından uzak yakalanmışsa daha da büyük bir şok yaşar. İstismar eden biri dahi olsa, bir ebeveynden ayrı olmak çocukları korkuya düşürür. Çocuğun aileyi terk etmiş olan ebeveyni özlemesi natüreldir. Ebeveynin ayrılmış olması çocukların bağlılık duygularını yok etmez.
Beğenilen Ebeveynin Kaybına Tepkiler
Disforik tepkiler
Değişik bakımvericiye tepkiler
Dışa vuran Tepkiler
Acı ve umutsuzluk Kendini gevşetme Bağımlılık Kayıp fobisi Asabilik Sıkıntılılık
Bebeklik Efkârlı, ağlayan, yasta, apati Parmak emme, oyuncaklarına sarılma Yapışıklık Ayrılık kaygısı Ayrımsız hiddet Ajitasyon
Mektep evveli Ağlama fakat eksilmiş, yeis, çekilme Masturbasyon Yapışıklık, bakım görme hevesi Ayrılık kaygısı Oyunlarda asabilik ve hiddetin dışa vurması Ajitasyon
Orta Çocukluk Ağlama, yeis Yapışıklık, mızmızlanma, bebeksi konuşma, bağımsızlık Mektep korkusu İtaatsizlik, mektepten kaçma, kabahat operasyona Sıkıntılılık, mektep galibiyetinde eksilme
Ergenlik Gözü yaşlılık, yeis, yorgunluk Mektep korkusu İsyankarlık, tartışmacılık, barbarlık, ilaç makûsa kullanımı, alkol kullanma, konuttan kaçma, seksüel aktlar Sıkıntılılık, mektep galibiyetinde eksilme
Amato ve Keith 1991 boşanmış ailelerin çocuklarıyla alakalı yapılan 92 çalışmanın metaanalizini yapmışlardır. Boşanma sırasında çocuğun yaşının, çocuğun psikolojik ve sosyal geçim ve anne-baba ile ilişkilerine üzerine en anlamlı tesir eden etmen olduğunu saptamışlardır. Her çocuğun gelişim sürati aynı olmasa da, aynı yaş grubundaki çocuklar eş özellikler taşır. Ailenin parçalaması, aynı erişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da bir çok farklı duygusal tepkiye yol açar. Çocuklar bu duyguları ilerideki yaşamlarının muhtelif düzeylerinde tekerrür tekerrür yaşayabilirler. İçinde bulundukları yaşa göre bazı duygular öne çıkar, değişikleri geri tasarıda kalıp ilerki yaşlarda tekerrür yoğunluk kazanır.
Mektep Evveli Yaşlar
Mektep evveli çocukların ebeveyn boşanmasına tepkileri
Regresyon
Emosyonel ihtiyaçlarda çoğalma
Bağımlılık, Clinging yapışıklık, erişkinin eteklerinin dibinden ayrılmama
Çoğalmış Agresyon
Fobi, yeis, asabilik olarak kollanabilmektedir.
Muayenehane çalışmalarda genel olarak mektep evveli yarıyıldaki çocukların akut yas yarıyılımı yaşantılarının eş olduğu belirtilmektedir.
Gelişimsel aşamaya bağlı olarak 3 özgün etmen yaralanabilirliği vulnerability tanımladığına işaret edilmektedir Roseby, 1985:
Cinsiyet Gender: Bir çok deklarasyonda mektep evveli erkeklerin, kızlara oranla daha fazla gelişimsel bozuklar gösterdiği ve bu problemlerin daha uzun sürdüğü gösterilmiştir Emery 1982, Hetherington ve ark 1978, 1979, Hodges ve Bloom 1984, Kurdek ve Berg 1983, Wellerstein ve Kelly 1980b. Cinsiyetler arası fark olmadığını bildiren çalışmalarda vardır Pett 1982, Reinhard 1977. Boşanmalarda sıklıkla konutu baba terk etmekte, psikanalitik çerçeveden oğlun neden daha sık etkilendiği bu açıdan açıklama getirilebilmektedir. Mektep evveli çocukların boşanma sonrası babanın yokluğunda erkekliği karşılama compensatory masculinity, egosentrik düşünce ve ödipal fobilerle açıklama edilmektedir Roseby, 1985.
Boşanma evveli konutta yaşanan Stres: Boşanma evveli yaşanan olayların kaliteyi ehemmiyetlidir. Şayet boşanma evveli şiddet ve çatışmalar yoğun yaşanmış ise çocuklar bozuklukları daha şiddetli yaşamakta ve uzun süreli tesirlere daha yatkın olmaktadırlar Wallerstein & Kelly 1974
Ebeveynlik işlevlerinin yeterli gösterilmemesi Lack of adequate parenting: Bu gidişat çocukların güven ve özerklik duygusunu negatif olarak etkilemektedir Wertman 1972.
Kısa Yarıyıldaki Akut Tesirler
Mektep evveli çocukların öğrenişsel, gelişimsel hudutlulukları ve duygusal immaturiteleri nedeniyle, boşanmaya tepkileri mübalağalı olmaktadır. Wallersteib ve Kelly 1980b mektep evveli çocukların boşanmanın akut yarıyıldaki kriz tesirlerine oldukça duyarlı olduklarına dikkat çekmişlerdir. Bu semptomlar bu yaş çocuklarının olaylara immatur yaklaşımları, fantazi ile reeli ayırt etmede güçlükleri, bakım ve korunma için anne-babaya fakir ve bağımlı oluşlarının farkında oluşlarıyla ilişkilidir. Erkekler babanın gidişini kızlara oranla daha az tolere etmektedirler. Bu çalışmada ayrılık sonrasında 1 sene sonra yapılan değerlendirmede bu çocukların çoğunda; regresyon, agresyon ve fobinin kaybolduğu kollanmıştır. Şayet bu belirtiler devam ediyorsa, bu gidişat boşanmanın kendisinden başka etkenlere bağlıydı. Bunlar: devam eden ebeveyn çatışması ve noksan anne-baba işlevlerinin olmasıydı. Bu gidişat çalışmadaki 34 çocuğun yarısında kollanmaktaydı. Bu gidişat ; çok ufak çocuklarda boşanma kararı ve erken yas safhasında kriz tepkilerinin bayağı olabileceğini düşündürmektedir. Wallerstein ve Kelly: ebeveyn çocuk ilişkisinin niteliğinin boşanmayı takiben ilk senede ufak çocuğun vaziyetle başa çıkabilmesinin en ehemmiyetli tanımlayıcısı olduğu neticesine vardılar.
Tutumsal Tepkiler
Regresyon
Çoğalmış Agresyon
Muayenehane çalışmalarda mektep evveli çocukların çoğunun, anne ve babasının ayrılmasına ve boşanmasına, gelişimlerinde bitirdikleri bir aşamaya geri dönerek tepki gösterir. Bu kısa vadede bir kaç ay bayağı sayılabilir. Çocuklara güç vaziyetlerden kaçarak, hakimiyeti elinde yakaladıkları, akılsal olarak emin ve gevşetici bir yere sığınma olanağı verir. Bu tavırların 1 sene sonrasında iyileşmeye başladığı belirtilmektedir Hetherington ve ark 1978.
Çocuklar, anne ve babalarının konutluluğunun sona ermesine dinledikleri hiddeti, yaşlarına, şahsiyet özelliklerine ve ailenin gidişatına göre değişen biçimlerde ifade ederler. Çoğu çocuk, özellikle oğullar sık sık tartışma ederek, anne ve babaya, hocalarına ve onlarla ilgilenen değişik bireylere haykırarak ve kırıp dökerek hiddetlerini sarihe vurular. Kalter ve Rembars’ın çalışmalarında 1981: bu yaş grubu için agresyonu değişik yaş gruplarına göre düşük bulmuştur. Wallerstein ve Kelly 1975 Odipal yarıyıldaki mektep evveli çocukların daha kızgın ve bağımlılık gösterdiklerini belirtmektedir.
Duygusal Tepkiler
Wallerstein ve Kelly 1975 boşanma veya ayrılma kararını açıklandığı erken yas aşamasındaki 2.5-6 yaş arasındaki ufak çocukların emosyonel tepkileri başlıca:
Fobi, anksiyete ve yeis
İrritabilite
Akut seperasyon anksiyetesi
Uyku Problemleri
Öğrenişsel konfüzyon
Otoerotik etkinlikler masturbasyon
Tam çocuklar anne ve babalarının ayrılmasından ve ailenin ayrılmasından sonra fobiye kapılırlar. Mektep evveli çocukları daha çok, beraber yaşadıkları konutta kalan ebeveyninde kendini terk edip gitmesinden, giden ebeveyn tarafından daha öncekisi kadar beğenilmemekten, gıda ya da uyuyacak yer bulamamaktan korkarlar. Bu fobilerini ağlamak, ebeveynden başka kimse ile kalmayı yalanlamak veya ebeveyni göz önünden ayırmamak biçiminde ortaya çıkar.
Çocuklar anne babanın ayrılma kararı mevzusunda söz hakkına sahip değillerdir. Ancak kabahatlilik duygusu bu mevzuda onların da rolü olduğu görüşüye yol açar. Bu duygunun sebebi kendilerinin dünyanın merkezi olduklarına inanmaları ve bu surattan her şeyin sebebinin kendileri olduğunu düşünmeleridir. Şayet daha uslu olsalardı, mektepte daha iyi anekdotlar alsalardı, saklıca babalarının gitmelerini istemeselerdi, annelerine geçen gece karşı gelmeselerdi vb. gibi sebeplerle her şeye kendilerinin neden olduğunu düşünürler. Hatta vaziyeti düzeltmenin de kendilerine bağlı olduğuna inanırlar.
Anne ve babanın boşanmasının üzerinden seneler geçse de, hatta onlar ikinci kere evlenmiş olsalar dahi bir çok çocuk hala onları bir araya getirme hayalleri kurar, bazen anne ve babalar çocuklarına yanlış sinyaller vererek, onların boş yere umutlanmasına yol açarlar.
Mektep evveli yaşlardaki çocukların çoğu cansız nesneleri insan gibi düşünür ve anne ve babanın onları her türlü şeyden gözetebileceğine inanır. Dolayısıyla en büyük fobileri, onları gözeten bu şahısları kaybetmektir. Bir ebeveynin konuttan ayrılması bu fobinin asla dönüşmesidir. Bir ebeveyn gittiğine göre, ötekiyi de her an gidebilir diye düşünürler. Zaman ve mesafe kavramları bütün olarak büyümemiş olduğu için, onlara göre, bir ebeveynin her sabah işe gitmesi ile başka bir şehirde yaşaması arasında bir fark yoktur. Ayrıca aynı örneklem grubundaki daha büyük çocuklarına oranla daha akut ve büyük tepkiler gösterdiklerine işaret etmişlerdir. Mektep evveli oğulların, aynı yaş grubu kız çocuklarına oranla boşanmadan daha fazla etkilendikleri ifade edilmektedir. Mektep evveli çocuklarda boşanmanın akut tesirleri bir senelik vakitte genellikle düzelmektedir.
Uzun Yarıyıldaki Tesirler Long-term Effects
Wallerstein 1984, erken yarıyıldaki belirtilerin aksine, 10 senelik takip çalışmalarında: ufak çocukların daha büyük çocuklara oranla anlamlı derecede daha az emosyonel problem yaşadıklarını tespit etmiştir. Tahlilci bunu o yarıyılda yaşananları ufak çocukların anımsayamamaları ile ilişkili olarak değerlendirmiştir.
Oğulların Cinsiyet Aynımı
Yapılan ilk çalışmalarda Biller 1970, Westman 1970: cinsiyet aynımı ve bozulmuş güven ve özerkliği incelemek emeliyle araştırmalar yapmışlar. Psikoseksüel gelişimin odipal safhasında boşanma yaşayan oğulların, 3 yaş evveli ebeveyn boşanması yaşayan oğullara oranla daha fazla kızgın tutumlar gösterdiklerine tespit etmişlerdir.
Santrock 1970 yaptığı çalışmada 0-2yaş, 3-5 yaş ve 6-9 yaşlarında boşanma veya ayrılık yaşamış 11 yaşındaki çocukları çalışmasına almış: erken yaşlarda boşanma yaşayan çocukların daha düşük derecede agresyon gösterdiklerini bildirmiştir.
Psikoanalitik alnda çalışan analistler ve klinisyenler baba-yokluğu çalışmalarında tipik olarak altını çizdikleri; ödipal aşamada çoğalmış agresyonu erkekliği karşılama ile açıklamaktadırlar Gardner 1977.
Kızların Cinsiyet Tavrı
Kalter ve Rembar 1981 3-5 yaşlarında ebeveyn ayrılığı veya boşanmış ergen kızlarla yaptıkları çalışmada; bu kızların dostlarına karşı daha fazla agresyon gösterdiklerini, aynı yaş grubundaki erkeklere oranla daha fazla akademik problemler yaşadığı kollanmıştır. Analistler: bu kızların ödipal yarıyılda yaşadıkları boşanmaya karşı hiddeti internalize ederek puberteye kadar taşıdıklarını ileri devam ettirler.
Hetherington 1972: 13-17 yaşında intakt, dul ve boşanmış aile kızlarıyla yaptığı çalışmada: boşanmış ailelerdeki kız çocuklarının dul ailesi kız çocuklarına oranla daha fazla heteroseksüel patern ve düşük benlik sayısı tespit etmiştir. 5 yaşından evvel ebeveyn boşanması yaşamış kızlar, 5 yaşından sonra ebeveyn boşanması yaşayan kızlara oranla; daha fazla erkeklerle uygunsuz ilişkiye girdikleri, daha fazla baştan çıkarıcı davrandıkları, daha erken ve daha sık flörte ve cinsel ilişkiye başladıkları görülmüştür. Baba yokluğu açısından bakıldığında Hetherington kızların ödipal yarıyılda bir erkek ebeveyni kaybının tesirlerini ergenlik döneminde gösterdiklerini ileri sürmüştür. Baba yokluğu, kızların erkeklerle etkileşimlerini etkişlediğini iddia etmiştir.
Tutumsal ve akademik tesirler
Kalter ve Rembar 1981 ‘e göre anne-baba ayrılığını ödipal yarıyılda yaşamış, anlamlı derecede daha yüksek derecede mektep tutum problemleri yaşadıklarını bulmuştur. Analistler ödipal yarıyılda ayrılık ve ya boşanma yaşayan oğulların agresyonlarını latans yarıyıla taşıdıklarını ileri devam ettirler.
Blachcberd ve Biller 1977: baba yokluğu yaşayan oğulların mektep galibiyetlerini araştırmasında: 5 yaş evveli ebeveyn boşanması yaşayan latans yaşı oğulların anlamlı derecede daha sık mektep galibiyetsizliği yaşadıklarını tespit etmiştir.
Çoğu baba sevgi doludur ve çocuklarının hayatında pozitif bir rol oynar. Babalar konuttan ayrıldıkları zaman çocuklarını her karşılarında göreöğrenecekleri güçlü erkek modelinden yoksun etmiş olurlar. Dahası oğullar mesullük, zafer, babalık, değişik insanlarla geçinmek, karşı türle ilişki kurmak ve saldırgan mizaçlarını hakimiyet etmek gibi mevzularda uygun erkek tavırlarını bilmek için belki de hayatlarının en güvenilir hocasını kaybetmiş olurlar.
Babasız konutlarda gelişen oğulların daha az rekabetçi, sporla daha az alakalı, başkalarına bağımlı ve daha saldırgan oldukları araştırmalarda tespit etilmiştir. Mektepte de galibiyetsiz olmaları ve otoriteye başkaldırmaları muhtemeldir. Şayet baba, oğul mektep evveli yarıyıldayken ayrılırsa, çocuğun cinsel kimliği mevzusunda da usu karışır.
Babasız gelişen kız çocuklar ise karşı türle ilişki kurmakta zorlanırlar. Kimileri yaşlarına göre çok uyanmıştır. Bunun sebebi, babaları ile olması beklendiği gibi cinsellik dışı yollarla bir erkeğin alakasını sürükleme egsersizleri yapma fırsatı bulamamış olmalarıdır. Yaşça ufak kızlar hayallerinde bir baba yaratıp, onaya kendilerine teselli etir ve hakikatin soğuk suratından kaçarlar. Babaları tarafından umursamama edilen kız çocukların, mutluluğu, erkekleri mutlu etmekle ölçmeleri çok üzücüdür.
Araştırma neticeleri çatışmalar neticeyi aşınmış bir ailede yaşayan çocukların, boşanmış ailelere oranla daha fazla problemler yaşadığıdır. 1965-1979 arasında boşanma oranları süratli çoğalış göstermiştir. 1970’in sonlarında veya 80’lerin başında doğan %40-50 arası çocuk boşanma tecrübeyi yaşayacakları varsayım edilmektedir ve bunlar takribî 5 sene süresince tek ebeveyn konutlarda yaşayacaklardır. Boşanmış annelerin %75’i , babaların %80’i tekerrür evleneceğinden, ikinci bir boşanma tehlikeyi de çoğalmaktadır Hetherington, 1989.
Neticede çocuklar bir geçiş gösterirler: orijinal aileden tek ebeveynli aileye, genellikle anne ile, şayet yeni bir evlilik olursa yeni aileye ve yeni ebeveyne ve sıklıkla yeni kardeşlere geçim sağlamakla surat surata kalır.
Boşanmada annenin velayetindeki oğulda özel meseleler oluşmuştur. Tersine, tekerrür evlenme ergenlik evveli kızlar için özel problemler doğurmuştur. Tekerrür evlenmeyi takiben ikinci senede, anne ile kız çocuğu rasındaki çatışmalar yüksekti. Tekerrür evlenmenin olduğu kızlarda, intakt ve evlenme olmayan boşanmış aile kızlara oranla daha fazla talepkar, daha hostil, ve baskı altında ve daha az sevecen oluyorlardı. Tavırları zamanla iyileşirken, aileleriyle aralarındaki tersleşme ve distruptif tutumlar devam ediyordu.
Üvey babaya yakınlaşma ilişkilerinde problemler özellikle kız çocuklarında yaşanıyordu. Bunun birinci nedeni boşanmanın kasırgalı döneminde anne-kız arasında oluşan pozitif ilişkinin yine evlenme ile bozulması olabilir. Boşanma sonrasında anneler kızlarına daha fazla bağımsızlık, otorite, ve karar verme mesullüğü veriyorlar boşanma evveli yaşantıya oranla. Bu neticede denklikçi ve ortak destek ilişkisine dönüşüyor en azından ergenlik evveli kızlarda. Neticede; ergenlik evveli kızlar, annelerinin yine evlenmesine incinebilmekte ve üvey baba onun bu ilişkisi için tehdit oluşturabilmektedir. Üvey baba üvey kızını hakimiyet altında yakalamak için iyi ebeveyn olmak yerine, yoğun duygusal katılıktan sakınan nazik yabancı rolü alabilir. Ufak ve daha büyük çocuklar üvey babayı neticede sıcaklıkla kabullenirler fakat 9-15 yaşlarındakiler direnç göstermeye devam ederler zira bağımsızlıkları için gayret etmek nedeniyle, zira güçlü seksüel tutkuları sebebiyle biyolojik olmayan babayı tehdit olarak görmelerinden dolayıdır.
Hetherington 1989 yine evlenmenin zahmetli yarıyıllarında kardeşlerin olmasının tampon ya da destekleyici olup olmayacağını denetlemiştir. Yine evlenmiş ailelerin çocuklarında ambivalans, hostil, düşmancıl ilişkiler boşanmamış ailelere göre daha sıktır. Daha da ötesi kardeş kıskançlığı, agresyon ve ilgi kurmama, antisosyal tavırların çoğalmasında ehemmiyetli rol oynar. Bu stil erkeklerde kızlara oranla daha sıktır. Kardeş ilişkileri zamanla iyileşirken, yinede boşanmış yine evlenmiş grupta değişik iki grupa oranla intakt, boşanmış yine evlenmemiş daha fazla bozukluk kalır.