Yerken aşırıya kaçmamalı
Bütün beslenme uzmanları ve doktorlar yemek yerken aşırıya kaçmamak gerektiği hususunda aynı kanaattedirler. Peygamberimizin “Acıkmadan sofraya oturmayın, doymadan sofradan kalkın.” sözü bu konudaki temel prensibi …
Bütün beslenme uzmanları ve doktorlar yemek yerken aşırıya kaçmamak gerektiği hususunda aynı kanaattedirler. Peygamberimizin “Acıkmadan sofraya oturmayın, doymadan sofradan kalkın.” sözü bu konudaki temel prensibi çok iyi özetler.
Aşırı besin sinir sistemini zayıflatır, bağırsaklara fazla yük yükler ve sindirim sistemini olumsuz etkiler. Bu konuda Dr. Bircher Bennar şöyle diyor: “Gerçek ihtiyacın üstüne çıkan her tür besin fazlalığı insanı güçlü yapmaz; tersine güçsüz duruma düşürür. Sağlıklı yaşamak için bedenimizin yüksek miktarda (kalorisi düşük) vitaminlere ve madensel tuzlara ihtiyacı vardır. Bedene enerji veren maddeler (protein, yağ, karbonhidrat) ise ancak yeteri kadar tüketilmelidir.”
Kısacası, sağlıklı ve uzun yaşamak için az yemelidir. Küçük lokmalarla, bol çiğneyerek yavaş yavaş yeme alışkanlığı kazanmak, yiyeceğin en küçük parçasından bile fazla lezzet almamızı sağlar. Zamanımız sınırlı olduğundan ya da çok acıktığımızdan dolayı sofraya oturmamızla kalkmamız bir oluyorsa, yani çok hızlı yiyorsak daha sonra kendimizi kıpırdayamayacak kadar ağır ve bir daha yiyemeyecek kadar tok hissederiz. Küçük lokmalarla ve yavaş yemenin üç faydası vardır:
* Yavaş yemek, yediğimiz şeyden daha fazla lezzet ve zevk almamızı sağlar. Ağzımıza aldığımız besin maddesi, esas olarak bir kimyasal bileşimdir. Tükürüğün içerdiği kimyasal bileşimle parçalanan besinler farklı kimyasal özellikler sebebiyle farklı lezzetler kazanır.
* Küçük lokmalarla yavaş yemek, yemekle ilgili artan bir farkındalık ve haberdarlık ortaya çıkarır. Böylece kişi ağzına girenle ilgili olarak daha yüksek bir şuur kazanır. Bu da kişiyi atıştırmaktan ve ayaküstü bir şeyler yemekten alıkoyar.
* İnsanın tokluk duygusu, beyinden idare edilen bir mekanizma ile, kandaki şeker seviyesinin yükselmesiyle sağlanan biyokimyasal bir yolla ve karın kaslarındaki gerilimin beyne ulaşmasıyla desteklenen fizik-mekanik bir süreçle gerçekleşir. Biyokimyasal yol oldukça yavaş çalışır. Kandaki şeker seviyesi yükseldikten yaklaşık 20 dakika sonra tokluk uyarısı beyne gider ve yemeye ara verilir. Hızlı yiyenlerin tokluk duygusunu hissetmeleri, ancak fizik-mekanik yolla mümkün olur. Fizik-mekanik yolla tokluk duygusu hissedenler, bedenlerinin ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla yemiş olurlar ve yediklerini yağ olarak depolayarak kilolarına kilo eklerler.
Bilim adamlannın solucanlar üzerinde yaptıkları araştırmalar, az yiyenlerin fazla yiyenlere oranla 8 kat daha fazla yaşadığını göstermiştir.