Uzun ve sağlıklı bir yaşam için
Nasıl olur da kemik erimesi, kalp hastalıkları, artrit ve buşöhrete gibi rahatsızlıkları ihtiyarlamanın birer parçası olarak düşünmemiz gerektiği söylenebilir? Başka bir deyişle bu hastalıkların bayağı …
Nasıl olur da kemik erimesi, kalp hastalıkları, artrit ve buşöhrete gibi rahatsızlıkları ihtiyarlamanın birer parçası olarak düşünmemiz gerektiği söylenebilir? Başka bir deyişle bu hastalıkların bayağı karşılanması nasıl beklenebilir? Bu kabulediş, hiçbir bilimsel yardımı olmadan kendi kendini kehanetlerle besleyen bir mit haline kazanç. Evet, hepimiz bir gün can vereceğiz. Ancak o zamana kadar etkin, canlı, üretken ve sağlıklı kalmamamız için bir neden yok. İhtiyarlamak, hastalıklı ve düşkün olmak anlamına gelmez.
Vücudunuzun ihtiyarlamasını hastalıklı hale getiren şey seneylerın geçmesi değil, pişmiş ve işlenmiş besinlerin yenmesi neticesinde hücrelerinizin aç kalmasıdır. Bu cinsli besinler yaşamınızdan çalar ve siz beden fonksiyonlarımzm aktif bir biçimde çalışması için lüzumunuz olan şeyleri uzun bir müddet süresince alamazsınız. Kısacası bu besinler vücudunuzun kimyasını yüksek derecede asidik yapar.
Harikulade bir süzme hadiseyi asıllaştıran karaciğer ve böbrekler, adalelerden ve asap hücrelerinden asidi sürükleyen kalsiyum, magnezyum, potasyum ve sodyumu bu sürece katmaya çalışırlar. İnsan vücudu elastikliği sayesinde genç yaşlarda bu beslenme biçiminin üstesinden gelebilir gibi görünmektedir. Ancak ilerleyen yaşlarda risk çanları çalar ve muhtelif fiziksel rahatsızlıklarla çaba eden bir erişkin haline gelinir.
Bu vücudumuzun içindeki yapı suratından zorlanmayacağı anlamına gelmez. Bir Hayli beslenme ve sağlık uzmanı, düzgün bir yaşam stili sürdürüldüğü takdirde, 20 yaşındayken sağlıklı olan hiç kimsenin 70 yaşından evvel can vermemesi gerektiğine inanır. Böyle olduğu takdirde bu bireylerin aynı sağlıkla 140′ıncı doğum günlerini de kutlamaları gerekir. Neden olmasın? Bir Amerikan erkeğinin 72 sene, bir Rus erkeğinin ise 52 sene yaşamayı ummasmı kabul etmek bayağı görünüyor. Oysa günümüzün kabul edilmiş bilgileri, bu yaşlarm limit olduğu ya da daha uzun yaşamayacağımız anlamına gelmez.
Yalnızca gerontologlar* değil, son demografi grafikleri de aynı şeyi söylüyor. Amerikalılar üç sene daha uzun yaşamaya başladılar dahi. Son zamanlarda bir araştırma yapan Nüfus Ofisi’nun Population Reference Bureau lafçısınden bildiğime göre, şu anda 100 yaşında ve üzerinde elli iki bin Amerikalı var. 21. asrın ortalarına doğru yüzyıllık insan rakamının bir milyonu bulması bekleniyor. İnsan bedeninin 100′şancı doğum gününü kutlamadan evvel pes etmeye maksadı olmadığına dair delillerimiz var. Şimdi suallecak sual şu olabilir: O yaşa kadar nasıl üretken, bereketli ve sağlıklı bir yaşam sürebiliriz? 105 yaşma gelip de tüplerle, kablolarla, solunum makinesiyle yaşayan bireylerin gençlik pınarı akmıyor artık. Sağlıklı ihtiyarlamanın gizemi farmakolojik ve tıbbi müdahalelerde ya da egzotik simyagerlerin elinde saklı değil elbette. Bu gizem tabağımıza koyduğumuz yemekte saklı!
Doğanın bize sunduğu yalnızca sebze, meyve, tohum, hububat ve tahıl yeme tasarısını kabul ettiğimizde, doğanın ileriki yaşlarımızda bize vermeye niyet ettiği nimetlerden verimlenabileceğiz. Natürel olmayan beslenme biçimini reddettiğimizde, zarafetle ihtiyarlamaya ve bilgelik kazanmaya başlayacağız. Bir yüzyılı yıkmış insanlar, 20 yaşlarındaki halleriyle mukayese etildiğinde daha canlı, daha besbelli zekalı ve etraflarını aydınlatır kalitede olacaklardır.
Genç bir insanın ihtiyarlama fobisi gibi bir görüşü yoktur; ancak kendinden büyüklerindeki ihtiyarlama bulgularini anlar ve onlara saygı dinler. Büyükler kendilerini istenmeyen ve işe haylaz sezmezler, zira fiziksel ve us sağlıkları yerindedir.
Gelecekte güçten düşmüş, kronik hastalıklara sahip ve kapasitesi eksilmiş insanlar olma fikriyle yaşamaya nasıl devam edebileceğiz? Devam edebileceğiz, zira yirmi birinci asırda, Hipokrat beslenme ve yaşam stili her geçen gün azıcık daha çok rakamda bireyi kucaklıyor. Metamorfoz, hücrelerimizin oksijen ve enzimle beslenmesini, hücrelerimizle dokularımızın biyoelektriksel eforla asidik enkazdan arınılmasini sağlayacaktır. Böylece bağışıklık ve sindirim sistemlerimiz düzgün ve güçlü bir biçimde ebediye dek çalışabilecektir. Vücudun biyolojik ihtiyaçları açısından şımarması, gerçek bir gençlik iksiridir.
Bu haber, giderek gelişen ihtiyarlama sanayisi için bu oldukça makûs bir haberdir. Zira ihtiyarlama sanayisi, doğan bebeklerin bir gün ihtiyarlayarak güçten düşecekleri günü bekler.
Ancak bu haber sizin için harika bir haberdir.
İhtiyarlama: seksen üç yaşındaki ikiz kardeşlerin karşılaştırmalı hikayesi
Harry ve Thomas Bromley isimli aynı yumurta ikizi beyler, alakalarını cezbeden Hipokrat’m bir müddet davetliyi oldular. Yirmili yaşlarında onları ayırt etmek oldukça efor olsa da, değişik yaşam stillerinden dolayı ilerleyen yaşlarmda alana gelen fizyolojik başkalaşımlar, onları değişik görünümlere sahip iki insan haline getirmiş.
Geçen altmış sene süresince, Harry sağlıklı olma şuuruyla, vejetaryen bir yaşam stilini seçmiş. Yoga yapmış ve günde 3 ila 7 kilometre arası yürümüş, soluk egzersizi yapmış ve yüzmüş. Bunun yanı gizeme bereketli bir karakteri ve hareketli bir sosyal yaşamı olan Harry, flört ederek ve ara gizeme dansa giderek her gününün tadını çıkarmış. Şakayla, altmışlarında ama kendisine ayak uydurabilecek bayanlar bulmanın güçlüğünden bahsediyor. Harry, yaşamayı beğeniyor.
Thomas ise bütün bir abur-cubur harcayıcısı olarak yaşamış. Yaşamı hamburger, pizza, et, kola ve patatese direniyor. Görünümü derseniz, biyolojik olarak uzun müddet düzgün beslenememenin hoş bir misali. Kilosu oldukça fazla, hareketsiz ve kronik kalp rahatsızlıklarından şikâyetçi.
Bu iki kardeş arasında lafını ettiğimiz tam o görünümsel değişiklikler hakikatinde mantalitelerindeki farktan kaynaklanıyordu. Harry hareketli, canlı, parlak, dinamik, kitap kurdu, iyi bir hatip ve kendi yaşının yarısındaki bir insandaki manasal görüye sahip biriydi. Thomas ise son derece unutkan, özgüveni noksan ve kardeşine bağımlı yaşayan biriydi.
Hipokrat’ın tarihinde ilk defa bu kadar dikkat toplayan farlılık görüyorduk. Harry, uzun yaşam için tanımlanan beslenme biçimine bağlı biri ve onur verici bir misal olarak durmaktaydı. Thomas’a gelince… Besleyici bedeli olmayan, bol yağ ve kolesterol kapsayan; aşırısıyla işlenmiş, şekerli, tuzlu abur cubur gıdalara dayalı tipik Amerikan stili beslenmenin misali olarak gösterilen bir afiş modeli gibi durmaktaydı.