İbni Sina 1000 yıl önce yazmış!

03.02.2023
906
İbni Sina 1000 yıl önce yazmış!

Baş ağrısından cinselliğe kadar hepsinin dermanı var. İbni Sina’nın Ufak Tıp Kanunu isimli yapıtı Bahçeşehir Üniversitesi tarafından Türkçe’ye çevrildi. Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan …

Baş ağrısından cinselliğe kadar hepsinin dermanı var.

İbni Sina’nın Ufak Tıp Kanunu isimli yapıtı Bahçeşehir Üniversitesi tarafından Türkçe’ye çevrildi. Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitapta İbni Sina’nın 1000 sene evvel hazırladığı reçeteler yer alıyor

İLİMLER ÂLİMİ, DOKTORLAR PİRİNİN REÇETELERİ…
Batılı kaynakların “Hâkim-i Tıb”, öteki bir deyişle “Doktorların Piri ve Hükümdarı” olarak nitelendirdikleri İbni Sina’nın bin sene evvel kaleme aldığı Ufak Tıp Kanunu El Kanun El-Sağir fi’t Tıbb Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Azası, aynı zamanda Tıp Tarihi ve Etiği uzmanı Prof. Dr. Kadircan Keskinbora tarafından yayına hazırlanan kitap, 10 yazı ve 110 sayfadan oluşuyor. Yazdığı kitaplar yüzyıllarca Batı dünyasında da temel tıp kitapları olarak okutulan İbni Sina’nın Arapça yazdığı Ufak Tıp Kanunu’nda hastalıklar ve rehabilitasyonlarıyla alakalı birbirinden sansasyonel yorumlar yer alıyor; hangi otların hangi hastalıkların rehabilitasyonunda kullanıldığı anlatılıyor. Prof. Dr. Keskinbora, Ufak Tıp Kanunu’nun kendisinin aralarında bulunduğu 4 şahsiyet bir takım tarafından çeviri edildiğini söyledi: “İbni Sina’nın yazdığı kitapların rakamı 200’ü geçiyor. Ufak Tıp Kanunu ise ‘İlimler Âlimi’ İbni Sina’nın 1013 senesinde yazdığı ‘El Kanun fi’t Tıbb’ isimli 5 ciltlik tıp ansiklopedisinin bir özeti. Bu özeti hem talebeleri için bir el kitabı olsun, hem de daha yaygın okunabilsin diye yazmış.’’

İBNİ SİNA KİMDİR?
İBNİ Sina 16 yaşında tıp ilmini bilmek için kitaplar okumaya başlar. Kısa zamanda tıbbi bilgileri bilmek bir yana, yeni rehabilitasyon usulleri de geliştirir. 19 yaşına geldiğinde ise artık o bir tıp hekimidir. Ufak ve büyük kan dolaşımını birbirinden ayıran âlim olarak öğrenilen İbni Sina, yasak olmasına karşın kadavralar üzerinde de çalıştı. İbni Sina’nın Kanun isimli yapıtlarının vefatından 100 sene sonra Latince’ye çevrildiğini ifade eden Prof. Keskinbora “Bu tercümeler Batı dünyasında sanki patlama tesiri yarattı. Yapıtları başta Fransa’nın en meşhur tıp fakülteleri olan Montpellier ve Louvain Üniversiteleri olmak üzere Avrupa’daki tıp fakültelerinde temel kitap olarak okutuldu. Bir bakıma İbni Sina 700 sene Avrupa’nın da tıp öğretmeni oldu” dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç ise “İbni Sina bin sene evvel Hidrosefali ismi verilen hastalığın beyin ve omurilik akışkanının bir dolaşım bozukluğu olduğunu düşünmüş ve beyin akışkanının boşaltılmasının zorunlu olduğunu kanunda bildirmiştir. İbni Sina’nın bin sene evvel gördüğü bu reel bu alandaki aktüel rehabilitasyonun temelini oluşturan temel ilkedir’’ diye konuştu. 980-1037 seneleri arasında yaşayan İbni Sina kulunç hastalığı nedenine can verdi.

Baş ağrısından kurtulmak için kan verin, yumurta yiyin

BAŞ AĞRISINA HACAMAT
“Ateşli baş ağrısı kandan olur. Alameti ise surat kızarması, damarların keskinleşmesi, nabız atılının gelişmesidir. İlacı kan vermek ve hacamat bedendeki pis kanın atılması yaptırmaktır. Alınması gereken besin yumurta sarısı, hindiba ve sirkedir.’’

ACI SÜRÜKLEYENİ HAMAMA GÖTÜRÜN
“Aşktan üzüntü, uykusuzluk, sayıklama alana kazançsa akli balansını kaybetmesinden korkulur. Bu gidişatta çorba cinsi akışkan besinlerle beden ıslatılmalıdır. Her gün hamama götürülür. Menekşe yağı koklatılır. Bu vücudun ilacıdır. Ruhun aşkına gelince bu bir psikolojik hastalık cinsidir. Bu bireye öğüt edilmelidir. Ta ki duyguları olabildiğince hafiflesin. Ya da daha başka işlerle görüşünün meşgul edilmesi gerekir.’’

ASTIMA BAL-BADEM
‘Doktorların Piri’ astım hakkında da şu şifalı nebatları öneriyor: “Bir kimse yürürken hareketlerinde soluk darlığı ile beraber sert sallantı ve göğsünde ağırlık varsa pişirilmiş kuru zufa otu yedirilir, isme soğanı sıyrığı yalamtık, geven, sarı incir, kabuksuz badem ve bal ile beraber yedirilerek içirilir. Ceviz yağı ile beraber nohut suyu, dereotu, yedirilir ve sıcak su içirilir.’’

BÖBREK TAŞI YÖNTEMİ
“Böbreklerde şiddetli ağrı alana kazanç ve hastanın idrar kabında kum kalırsa böbreklerde oluşmuş taşlardan dolayıdır. Hastaya şu ilaçlardan biri verilir: Kabuksuz karpuz çekirdeği veya çekilmiş üzüm çekirdeği veya kereviz ve anason çekirdeği verilir. Diken çekirdiği, gül çekirdeği, gül, hatmi tohumu, molehiya tohumu birer dirhem ağırlığında öğütülür, taze, mayhoş içecekle ezilerek içilir. Ağır yemekler ve süt mahsullerinden men edilir, acı badem yağı ile siyah nohut yedirilir.’’

UÇUK VE MANTARA SİRKE
“Uçuk ve mantar rehabilitasyonuna bölgeye uygulanacak olan ilaç, sarı terminalia tohum özü, meyan kökü yaprağı karışımının ezilmesi bölgeye sirke yağ ve petekle sürülmesidir. Besin rahatlatılır.’’

CİNSEL GÖNÜLSÜZLÜKTE YAPILACAKLAR
“Hastaya yağlı acı yayık, şekerli süt ve zencefil içirilir. Beline menekşe yağı sürmüşse tatlı meşrubatlardan alıkonulur, balık eti yedirilir. Eğer soğuk tabiatlı bir kimse ise nezaketlenmiş zencefil, rafadan yumurta ve uzun biber yedirilir. Keza bal ile soğangiller, kilolu piliç, kuş eti yedirilip bayat meşrubatlar içirilir. Beli yoğurt ve yasemin yağı ile yağlanır.’’

‘Atletik hareketlerin en balanslısı yavaş yürümektir’

* Özel olarak yüksek sesle okumak, başı ve baştaki uzuvların hareketini sağlar. Onları ısıtır, pakler ve yine kuvvetlendirir.

* Süratli yürüyüş kalçaları, uylukları, bacakları ve ayakları hareket ettirir; bunları ısıtır ve kuvvetlendirir. Atletik hareketlerin en balanslısı yavaş yürümektir.

‘YEMEKTEN EVVEL BİR ÖLÇÜ SPOR YAPIN’
* Hareket natürel ısıyı harekete geçiri, geliştirir. Hareketsizlik natürel sıcaklığı dondurur ve söndürür.
* Yemekten evvel bir ölçü spor yapın. Evvelinde ve sonrasında dinlenin. Yemekten sonra hareket etmeyin.
* Tek tür yemek ile kanaat etilmemeli, değişik yemekler yenmeli. Zira bu önlem bakımından ehemmiyetlidir.
* Yemeklerin değişik renklerde olması da ehemmiyetlidir. Ancak her zaman olması gerekmez.
* Yemek yağlı ise bunun yanında tuzlu veya acı yerse; yeniden tuzlu ve acı yerken yağlı bir şey yemesi iyidir. Yemek ekşi ise yanında tatlı yemesi gereklidir. Tatlının yanında ekşi de böyledir.

‘Hamurlu tatlılar damarları tıkar’
İbni Sina, tatlılar hakkında bin sene evvel şu sansasyonel değerlendirmeyi yapmış: “Tatlılar iki cinslidir. Ballı ve hamurlu. Ballı olanlar ağızda eriyip mideye giderse sindirime dayanakçı olur. Hamurlu olanlara gelince, bunlar katıdır, sindirimi ağırdır. Damar ve eklem tıkanıklarına neden olur. Tatlılar kan yapıcıdır, cinsel iktidara takviyecidir.

‘Fazla seks akla ve gözlere hasar’
“Cinsel iktidarın varlığının göstergesi yaş ne kadar ilerlerse ilerlesin cinsel ilişkiye şehvet dinlemektir. Çocuk denecek kadar ufak yaştaki tutkuya cinsel iktidar denilemez. Bu haldeki bir cinsel hevesin terk edilmesi bireyi sıkıldırır, yemeğe olan isteği iptal eder. Bu mevzuda fazla gitmek vücudu yorgun düşürür, görmeyi zayıflatır ve us balansını bozar.’’

‘Yemekten sonra ılık su içmeyin’
“Yemekte güzel olmayan çeşide gelince; kızartma ile haşlama, kırmızı et ile balık, kurutma ile taze, et ile süt, yumurta ile et, baklagiller ile balık bir arada yemek doğru olmayan karışımlardır. Su içmek yemek üzerine susuzluğu giderir. Bunun yemekten çok olmaması gerekir ki söndürücü olsun. Yemek ile midenin kütlesi arasına girsin. Soğukluk derecesi ise insana çok sarih şekilde kendisini göstermeyecek kadar olmalı. Ilık suda bir hayır yoktur.’’

‘İbni Sina’ya göre eğitim yaşı 7 mi?’
“Çocuk yedi yaşına girmeden evvel yorucu ve rahatsız edici işlerin altına itilmemeli, bu biçimde bir eğitim ve terbiye etme yoluna gidilmemelidir. Zira bu çocuğun dinamizmini kırar, hoş yetişmesine mani olur.’’

‘Fazla uyku bireyi ablavutlaştırıyor’
“Uyku uzuvları dinlendirir ve yemekleri hazmeder. Bireyi ve nefsi korur. Vücuttaki natürel hareketler uyku ile olgunlaşır. Fazla uyku vücudu soğutur, bireyi ablavutlaştırır, suratı kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini pakler, eforları çözer, istemi maniler, huyu bozar. Fazla uykusuzluk hali akli balanssızlığa neden olur.’’

‘7-14 yaşta meyve suyu içirmeyin’
“Anne bebeğini sütten kestiği zaman yemeğe dönmelidir. Yemeklerin en hafif ve yumuşağı ile başlanmalı, ağırlarına doğru yavaş yavaş ilerlemelidir. Yedi yaşından sonra, 14 yaşına ulaşıncaya kadar çocuğa meyve suyu içirilmemelidir. Zira bu beyin ve asap sistemini zayıflatır.’

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.