Duygusal Zekanız Yüksek Mi?
Hayat yüksek akıllı ama galibiyetsiz insanlarla doludur. Bu bireyler zekâları yüksek olmasına karşın, gerektiği yerde gerektiği gibi davranmamış ve hayatta kaybetmişlerdir. Misalin, zihinlerini yalnızca cemiyeti yermek …
Hayat yüksek akıllı ama galibiyetsiz insanlarla doludur. Bu bireyler zekâları yüksek olmasına karşın, gerektiği yerde gerektiği gibi davranmamış ve hayatta kaybetmişlerdir.
Misalin, zihinlerini yalnızca cemiyeti yermek için kullanmış veya her şeyi küçümsediklerinden ya da kolay gördüklerinden, uğraşmaya değer bulmamışlar, böylece sıradan insanların vardıkları marifet ve zafer seviyesine erişememişlerdir. İnsanlarla iyi ilişki kuramamışlar, emin bir amaca doğru gidememişlerdir. Miskinliklerini yenememiş veya zihinlerini makûs emeller ve uğraşlar için kullanmışlardır. Akıl bir efordur, kullanılmaz ya da iyi bir emel için kullanılmazsa, hiç bir işe haylaz ya da yalnızca devirici olur.
Hayatta zaferli olmak için zeki olmak yetmez, duyguzekânın da yüksek olması gerekir. Duygusal akıl son senelerde yeni bir kavram olarak ileri sürülmüş olmakla birlikte, daha öncekinden beri öğrenilen uslu ve geçimli tutum özelliklerinden başka bir şey değildir. İnsanlarla iyi irtibat kurmak, ne zaman ne yapacağını öğrenmek, fırsatları iyi değerlendirmek, emin pozitif bir emele doğru ilerleyebilmek, kararlı olmak, gelip geçici rüzgârlardan etkilenmemek gibi kalite ve hünerleri kapsar.
Duygusal aklın muhakkak başlı özellikleri şunlardır:
· Kendini tanıma: Duygusal zihni yüksek olan birey, duygu ve düşüncelerinin, seçimlerinin, meyillerinin, cılız ve güçlü yanlarının farkındadır. Marifetlerini, eğitimin ona sağladığı teçhizatı öğrenir. Bunlara sabrederek kararlar alır, kendine amaçlar seçer, başka bir deyişle tercihleri ve emelleri kendiyle alakalı hakikatlerle geçimlidir.
· Duygularını hakimiyet edebilme: Anlık zaferlerden, hazlardan uzak durmayı öğrenir. Sonradan pişman olacağı duygu patlamalarına kapılmaz, afaki acarlıklar yapmaz. Kötümser ya da evhamlı duygulara kapılmaz, bunların kendisini yapmayı tasarladığı işerden uzaklaştırmasına izin vermez. Bunları yatıştırmak ve benimsemek için bir yol bulabilir. Düşüncelerini ve eylemlerini emin bir amaca odaklayabilir.
· Kendiliğinden dürtülenme: Kendi gayelerini kendisi tanımlar, başkalarının zorlaması olmaksızın, bunları reelleştirmek için tüm mücadelesini ve marifetlerini ortaya koyar, niyetine kilitlenebilir, bundan coşku ve zevk dinler. Niyetlerin peşinden giderken geçici hazlarını erteleyebilir. Bir imtihana girerken ya da bir çalışmayı yürütürken, coşkusunu galibiyeti artıracak biçimde kullanabilir. Galibiyetsizliğe uğradığında umut ve iyimserliğini korur, yine sınayabilir.
· Başkalarının duygularını paylaşma: Ötekilerinin sezdiklerine karşı duyarlıdır. Kendini onların yerine koyabilir. Böylece karşı tarafın duygularını anlar ve derinliği olan, geçimli fertsel ilişkiler geliştirebilir.
· Cemiyetsel aktiflik: Bireyler arası çatışmaları çözmekte zaferlidir. Bir ilişkinin ve grubun nabzını meblağ. Dile getirilmemiş paylaşılan duyguları ifade edebilir. Bir grubun organizasyonunda liderlik kaliteleri sergiler ve bireyler bunu natürellikle kabul eder.
Duygusal akıl kalıtsal özellikler, çocukluk tecrübeleri ve bilme neticeyi oluşur. Bir öteki deyişle, duygusal zekâyla alakalı hünerlerin çoğu bilme ve alıştırmayla geliştirilebilir.
İleri yaşlarda tutum kalıplarının değiştirilmesi güç ya da ihtimalsizdir. Muhtemel olsa dahi, birey yeteneklerini kullanacağı alanı ve zamanı yitirmiştir.
Buna karşılık çocukluk ve ilk gençlikte kazanılan tepki şekilleri ve hünerler yaşam boyu sürer, bu sebeple duygusal aklın geliştirilmesi en iyi fırsatın çocuklu yarıyılı olduğu söylenebilir.