Ameliyat yapılamıyor, facia kapıda
1 Ocak’ta yürürlüğe giren ilaç ve malzeme şartnameyi üniversite sağlık kurumularını kilitledi. Cerrahpaşa’da beyin ve ortopedi, İbn-i Sina’da ortopedi, 9 Eylül’de ilaçlı stent operasyonu yapılamıyor. Beyin Cerrahi …
1 Ocak’ta yürürlüğe giren ilaç ve malzeme şartnameyi üniversite sağlık kurumularını kilitledi.
Cerrahpaşa’da beyin ve ortopedi, İbn-i Sina’da ortopedi, 9 Eylül’de ilaçlı stent operasyonu yapılamıyor. Beyin Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Azası Prof. Hancı “Bereket iki-üç gündür çok ciddi bir şey gelmedi ama kazançsa bütün bir trajedi yaşarız” dedi.
1 Ocak’ta yürürlüğe giren ilaç ve malzeme şartnameyi üniversite sağlık kurumularını kilitledi, sistem durma noktasına geldi.Tebliğ, uyuyan hastalar için zorunlu ilaç ve tıbbi malzemelerin, hastalar tarafından değil, sağlık kurumular tarafından temin
edilmesini öngörüyor. Ancak özellikle üniversite sağlık kurumuları ilaç ve malzeme sağlayamadığı için, gelinen noktada ortopedi, beyin, kalp gibi hayati operasyonlar yapılamaz hale geldi. Türk Doktorlar Birliği Başkanı Prof. Gencay Gürsoy yeni tertip etmeyle “özel sağlık kurumuların işine yarayacağını, üniversite sağlık kurumularının ise çökeceğini” söyledi. Marmara Tıp Falüktesi Dekanı Prof. Mithat Erenus da “Üniversite sağlık kurumuları ayakta kalmaz ise hakikat tıp eğitimi çöker” dedi.
Geçen sene 15 Haziran’da, sağlık kurumulara hazırlıklarını bitirmeleri için 4 ay geçiş süresi tanıyarak başlatılan, ancak tepkiler üzerine 1 Ocak 2008’e ertelenen Sağlık Uygulama Şartnameyi, üniversite sağlık kurumularındaki işleyişi altüst etti.
PROF. HANCI: OMURGA KIRIĞINA MÜDAHALE EDEMEYİZ
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Murat Hancı, bedende vazgeçilen malzemeyi en fazla beyin cerrahlarının kullandığını, bu sistemle de en güç vaziyette kalanların kendileri olduğunu söyledi. Prof. Hancı, “Şu anda bir omurga kırığı gelse, bütün bir trajedi yaşanır” diyerek şunları anlattı:
“Reelinde olması gereken bir uygulama, ama altyapı oluşturulmadan geçildiği için kilitlenmiş durumdayız. Zira ihalelerin açılabilmesi için kağıt işleri bir cinsli bitmiyor, barkot sistemine geçilmesi gerekli, 6 aydır kesintisiz yazışıyoruz, ama gereken malzemeyi temin edemedik. Bir çok şirket eskiki ihalelerinden paralarını alamadıkları için ihaleye girmiyor.”
İKİ-ÜÇ GÜNDÜR CİDDİ HASTA GELMEDİ
“Şu anda bir omurga kırığı gelse, onu yapma talihimiz yok. Zira omurga kırığını bir ekip aletlerle yapmanız gerekli, o aletler olmadığı için operasyonu yapamayacağız. Türkiye Elektrik Kurumu hasta için dekanlıkla yazışıp o biçimde yapmak zorunda kalacağız, başka bir deyişle hasta bazında ‘bu bireyin şu şu kalem malzemeye gereksinimi vardır’ diyeceğiz. Ama nereden baksanız bu harekâtlar için en az üç-dört gün gerekecek, bu vaziyette hasta ne olur varın siz düşünün. Bereket iki-üç gündür çok ciddi bir şey gelmedi ama kazançsa bütün bir trajedi yaşayacağız. Ya da bu malzemeler buluş olmadan evvelki malzemelerle operasyonları yapacağız başka bir deyişle taş devrine geri dönmüş olacağız.”
PROF. ADIYAMAN: HAYATİ RİSKE MÜDAHALE EDEMİYORUZ
Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Azası Prof. Dr. Sinan Adıyaman da hayati riski olan ya da bir an evvel müdahale edilmesi gereken hastalara müdahale edemediklerini söyledi:
“Özellikle ortopedi servisinde bazı operasyonlar yapılamıyor. Zira işletmelerle ihale yapamıyoruz, onun için her harekât gecikmeli oluyor. Mesela bugün bir takma gerekiyorsa bunun ihalesinin yapılması 15-20 günü bazen de 2 ayı buluyor. Bizim dalımızdan dolayı kullanılacak malzeme çok fazla, onun için operasyonlar ya gecikiyor ya da hiç yapılamıyor. Hastanın sağlığı da tehlikeye atılmış oluyor. Başka Bir Deyişle hayati riski olan ya da bir an evvel müdahale edilmesi gereken hastalara müdahale edemeyebiliriz. Diyelim ki bize bir omurga kırığı ya da kalça kırığı gelse şu anda müdahale edecek gidişatımız yok.”
9 EYLÜL’DE Türkiye Elektrik Kurumu KASVET İLAÇLI STENTTE
Sağlık Uygulama Şartnameyi’ne hazırlıklı olduğunu söyleyen türkiye elektrik kurumu müessese 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi oldu. 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Sedef Gidener, “Biz hazırlıklıydık, iki ay evvel uygulamaya başladık, o surattan malzemelerimizi aldık” dedi ancak ilaçlı stentte kasvet yaşadıklarının da altını çizdi:
“Uygulamanın bu biçimde devam etmesi bizim için negatif değil. Türkiye Elektrik Kurumu negatifliğimiz kardiyoloji hastalarında kullanılan ilaçlı stentlerin ödenmemesi. Kalp damar hastalarına konan ilaçlı stentleri Sosyal Güvenlik Müesseseyi ödemediği için alamadık, bizim açımızdan da en ehemmiyetli kasvet bu. Biz SGK ile konuştuk, kurul raporu ile beraber bunu kullanmak istedik, İzmir SGK buna sıcak baktı ama Ankara kabul etmedi, bu da kasvet yarattı.”
PROF. GÜRSOY: ÜNİVERSİTELERİN KAYGILARINA KATILIYORUZ
Türk Doktorlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy üniversite sağlık kurumularının dile getirdiği evhamlara katıldıklarını “Başından beri biz de aynı yönde telkinlerde bulunmaya çalıştık, üniversite ve eğitim sağlık kurumularının altyapılarının böyle bir uygulamaya yeterli olmadığını söyledik” biçiminde ifade etti ve süreci şöyle özetledi:
“Sağlık Kurumularımız parasal bakımdan ve yetişmiş bürokratik personel bakımından yeterli değil. Bir de karşımızda, İhale Yasayı diye başlı başına aşılması son derece çetrefilli bir gidişat var. Bunu da aşmak için uzun vadeli devletin ve hükümetin çözebileceği bir altyapı başkalaşımı gerekiyor. Bu olmadan bu şartnamenin uygulamasına geçmek, doktorla hastayı karşı karşıya getiren bir gerilimdir ve son derece yanlıştır.”
ÜNİVERSİTE VE EĞİTİM SAĞLIK KURUMULARI ÇÖKER
“Bu uygulama yürüyebilse yurttaş bakımından son derece verimlidir, buna vurgu yapıyoruz. Sağlık Kurumuna giden bir hasta tam lüzumlarını orada karşılamalıdır. Ama bu altyapıyla, bu yetersizliklerle üniversitelerin bunu yapmasını beklemek muhtemel değildir. Bu özel sağlık kurumuların işine bereket, üniversite ve eğitim sağlık kurumuları da çöker. Düşünün hastanıza gece yarısı acil bir operasyon gerekiyor ama üniversitenin bu operasyonu yapacak aleti yok. Bu gidişatta da hasta sahibi olarak fazla para verip hastanızı özel sağlık kurumuna götürürsünüz. Nitekim bu surattan kamu sağlık kurumularını değil, özel sağlık kurumuları seçim eden misaller var.”
PROF. ERENUS: HAKİKAT RİSK TIP EĞİTİMİNDE
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Mithat Erenus da üniversite sağlık kurumularını parasal olarak çökertmenin dışında başka ve daha ehemmiyetli bir risk olduğunu söyledi. Tıp eğitimine dikkat toplayan Prof. Erenus şunları söyledi:
“Türkiye’deki üniversite sağlık kurumuları döner sermayeleri ile ayakta kalmaz ise tıp eğitimi çöker. Zira bu sağlık kurumular hekim ve uzman yetiştiriyor. Bugün her yerde çok iyi olan özel sağlık kurumular var ama buralardan hekim çıkmıyor ki… Türkiye’deki hekimler üniversite ve eğitim sağlık kurumularında yetişiyor. Şayet bu sağlık kurumular ve müesseseler ayakta kalmaz ise gelecek jenerasyonlar için hekimlerin yetişmesi yasaklanır. Hasta burada değil de özel sağlık kurumunda rehabilitasyon olsa ilk bakışta ehemmiyetli bir mesele olmaz ama hakikat altta uyuyan risk tıp eğitimi ve tıbbi eğitimin geleceğidir, zira bu işlev durursa Türkiye’de bunu yerine koyacak başka bir müessese yok.”
BİZ TÜCCAR DEĞİL, HEKİMİZ
“Şu anda malzemenin yalnızca yüzde 20’sini karşılayabiliyoruz, geri kalan yüzde 80’lik kısmı karşılayamıyoruz. 20 trilyonluk bir ihaleye hazırlanıyoruz ama öbür üniversitelerde işletmeler ihaleye girmedi. Bizimle de ihaleye girmezler, bu malzemeyi temin edemez ve dışarıdan temin edersek üniversite döner sermayesi batar. Biz tüccar değil, hekimiz. Ama getirilen bu cins uygulamalarla hastanın bize kar getirip getirmeyeceğini düşünmek zorunda vazgeçiliyoruz ve bir tüccar anlamına zorlanıyoruz.”
ntvmsnbc
Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=50411&cat=220&dt=2008/01/07