Kalbiniz İçin Fazla Kilolardan Kurtulun
Atardamarının duvarının kalınlaşması neticeyi ortaya çıkan hastalığa denir. Atardamarıyoskleroz en yaygın ve en ciddi damar hastalığıdır. Peki nasıl oluşur? Rehabilitasyon yöntemleri nelerdir?
Atardamar duvarının sertleşerek elastikliğini yitirmesiyle oluşan ve daha çok erkeklerde görülen bir hastalıktır.
Atardamarıyosklerozu birkaç sayfada anlatabilmek kolay değildir. Bu mevzuda yapılan sayısız araştırmaya rağmen, hastalığın temel sebebi henüz öğrenilmemektedir. Hastalığın ismini tanımlarken dahi bir hayli mesele yaşanmaktadır. Misalin, bazı tahlilcilerin farklı anlamlarda kullandığı atardamarıyoskleroz ya da ateroskleroz terimlerinin kapsamı bütün olarak açıklanamamıştır. Kimileri bu iki terimi eşanlamlı olarak kullanırken, başkaları farklı görmektedirler. Atardamarıyosklerozun sözcük anlamı atardamar sertleşmesidir. Ateroskleroz ise atardamar duvarında belli bir alanın ezilerek elastikliğini yitirmesi ve sertleşmesidir.
Biz burada yalnızca, doktorlar tarafından muayenehanede kullanılan atardamarıyoskleroz terimini kullanacak, bu bağlamda büyüyen öbür hastalıkları da aynı terim altında inceleyeceğiz.
Atardamarıyoskleroz Nedir?
Atardamarıyoskleroz tam kalp enfarktüsü, beyin trombozu ve beyin kanaması olgularının başlıca sebebidir. Ayrıca bacak kangrenlerinin büyük bir kısmı da atardamarıyoskleroz kaynaklıdır. Atardamarıyoskleroz, muayenehane tablo olarak ortaya çıktığı bu gibi vaziyetler dışında, genellikle özgün bulgu vermeyen bir hastalıktır. Bir Hayli varsayım ileri sürülmesine rağmen hastalığın sebepleri bütün olarak öğrenilmemektedir. Bu sebeple hastalığın orta ve büyük atardamarlarda yaptığı lezyonlarla belirlenmesi meyli efor kazanmaktadır. Atardamarıyoskleroz en çok orta ve büyük atardamarlarda görülür.
Basmakalıp gidişatında elastik olan atardamar duvarları, damardan geçen kan ölçüsüne göre genişler ya da daralır. Atardamarlar bu özellikleriyle dolaşımdaki kan miktarına tertip ederler. Atardamarıyosklerozda, atardamar duvarındaki elastik yapılar çok sert olan bağdokusu tarafından kaplanır ve elastiklik yok olur. Damar duvarının sertleşmesini, duvardan damar içine doğru büyüyen yaradılışlar ya da aterom plakları izler. Özellikle aterom plaklarının gelişimi neticesinde damar boşluğunun çapı daralır ve geçen kan ölçüyü eksilir. Aterom plakları üzerinde kan pıhtılarının daha kolay oluşması, daralmayı artırarak damarın tıkanmasına neden olur.
Nasıl Oluşur?
Atardamarıyosklerozun yaradılış süreci ile alakalı bir hayli varsayım ileri sürülmüştür. Muayenehane ve sınaysel bilgilerle desteklenen ancak henüz geçerlilikleri ispatlanmamış iki varsayım ehemmiyetlidir. İlk varsayım, atardamarıyosklerozun yaradılışından yağlan mesul meblağ. Atardamar duvarı içten dışa doğru iç, orta ve dış olmak üzere üç katmandan oluşur. İç katman bir kat hücre, yani endotel ile onun altında yer alan esnek bağdokusundan oluşur. Orta katmanda daha çok kasdokusu hakimdir. Dış katman ise bağdokusu yapısındadır. Yapı olarak bazı açılardan trigliserit, fosfolipit ve lipoproteine benzeyen yağlar damardaki kanın tazyikiyla atardamar duvarının iç katmanlarına doğru itilir. Bu yağlar basmakalıp şartlarda atardamar duvarını aşarak lenf dolaşımına katılırlar. Ama kan dolaşımındaki yağların çok fazla, yağ moleküllerinin büyük olması ve atardamar duvarının elastikliğini yitirmesi gidişatında yağlar atardamar duvarının iç ve orta katmanlarında sıkışıp kalırlar. Atardamar duvarındaki enzimler yağ moleküllerini parçalayarak atardamarıyoskleroz yaradılışından daha az ehemmiyet taşıyan kolesterol, yağ asitleri ve başka maddelerin sarihe çıkmasını sağlar. Özgür kalan bu maddeler atardamar duvarını tahriş eder. Damar duvarı bu uyarıya iltihabi bir tepki ile yabide verir, cerahat neticeyi büyüyen sert bağdokusu damar duvarım sertleştirir. Bu süreç sırasında yıkıma uğrayan atardamar duvarında, kolayca bölünebilen yeni kılcal damarlar belirir. Bu da, iltihaplanmanın daha da çoğalmasına yol açar.
Yağların devamlı olarak birikmesi ve atardamar duvarının emin noktalarda kalınlaşması, damar duvarının içeriye doğru katlanarak aterom plaklarının oluşmasına neden olur. Aterom plakları ufalanabilir, ülserleşebilir ya da içeriğinin bir kısmını damara vazgeçebilir ateromun ezilerek pelteleşmesi. Özellikle ülserleşme gidişatında, dolaşımdaki trombositlerin plak üzerinde birikmesiyle pıhtılaşma süreci başlar. Bu, daha ileride pıhtı yaradılışına ve damar tıkanmasına yol açacaktır. Pıhtıdan kopan parçalar kan dolaşımıyla taşınarak daha ufak çaptaki atardamarları tıkarlar ve ciddi neticelere neden olabilirler.
İkinci varsayıma göre, buraya kadar sözü edilen olayları başlatan süreç değişiktir. Atardamarıyoskleroz yaradılışında bozukluğu başlatan faktör, atardamar duvarının iç katmanındaki bir lezyona bağlı pıhtılaşmadır. Başka bir deyişle, iç katmandaki ufak bir lezyon burada trombositlerin birikmesine ve hastalık zincirini başlatan olağandışı pıhtılaşmaya neden olur. Bu vaziyette yağların damar duvarına girerek yerleşmesi nicel açıdan ehemmiyetli görülse de, ikincil bir etmendir.
Bulguları
Atardamarıyosklerozun özgün bulguları olmadığı vurgulanmıştı. Bulgular ancak damar lezyonları apaçıklaştıktan sonra ortaya çıkar. Atardamarıyoskleroz lezyonları olan hastaların yalnız yüzde 5-10 unda muayenehane bulgular kollanır. Hastalığa bu sebeple “aysberg hastalığı” da denir. Daha çok büyük damarları iki dala ayrıldığı noktalarda yerleşir.
Japonlar da, Yemenliler de ve Jamaikalılar da atardamarıyoskleroz kalbe oranla beyinde daha çok görülmektedir. Atardamarıyoskleroz bulgu verdiğinde, bulgular lezyonun yeri ile ilişkilidir. Bunun sebebi dokulara yeterli oksijen iletilememesi ve söz mevzusu bölgedeki kan dolaşımının engellenmesidir.
Yerleşimin beyinde olduğu gidişatlarda görme ve konuşma bozukluktan, ilerleyici hafıza yitimi, anlık şuur yitimleri, yer ve zaman kavramlarının bozulması, kol ya da bacaklarda adale gücünün ani ve geçici olarak zayıflaması ve son olarak da beyin trombozu büyür.
Hastalık kalbi meblağsa kalp adalesinin kasılma eforu, gelen oksijenin yetersizliği sebebiyle zayıflar. Kalpte ekatımlar ekstrasistol, kalp atışlarının nöbet halinde süratlenmesi paroksismal taşikardi ve kulakçığın süratli kasılması flater gibi ritim bozuklukları görülür. Koroner damar lezyonlarına, spazma yol açan refleksler de ilave edilirse anjinaya eş göğüs sızıları belirir. Son safhada ise miyokart enfarktüsü büyür.
Atardamarıyoskleroz bacak damarlarını meblağsa yürüme sırasında kramp sızıları, tende kalınlaşma ve rengin koyulaşması, bacaklarda ısı düşmesi ve zamanla kangren büyür.
Son olarak, böbrek atardamarlarının yakalandığı olgularda kan tazyiki yükselmesi ve böbrek işlevlerinde hafif bozukluklar görülür. Böbreğin ufak damarlarının da yakalanması ile gidişat daha riskli olabilir.
Sebepleri
Sebeplerinin bütün olarak bilinmesiyle atardamarıyosklerozun bir mesele olmaktan çıkacağı sarihtir. Ama günümüzde henüz ciddiyetini koruyan bir hastalıktır ve dünya ölçeğinde en başta gelen vefat sebeplerinden biridir. Bu alanda yapılan sayısız araştırmaya rağmen bilinmezlikler giderilememiştir. Atardamarıyosklerozun, olguların çok ufak bir kısmında yüzde 5-10 bulgu vermesi tanıyı eforlaştırarak hastalık sebeplerinin sarihe çıkarılmasını maniler. Dikkat edilmesi gereken bilgiler kalp enfarktüsü, beyin kanaması apopleksi, bacak kangreni gibi hastalıklar geçirmiş hastalarda elde edilen belirtilerdir. Ayrıca kadavralarda hastalık belirtilerinin araştırılması ile hayvan sınaylerinden edinilen bilgiler hastalığın sebeplerine ışık yakalayabilir. Gene de, hayvan sınaylerinden elde edilen neticelerin insanlara uygulanabilirliğinin her zaman münakaşalı olduğu unutulmamalıdır.
Amerika Birleşik Devletleri De on binlerce şahıs üzerinde yapılan epidemiyolojik araştırmalar, atardamarıyoskleroz kaynaklı hastalıkların özellikle kalp krizi kan kolesterol düzeyi ve kan tazyiki yüksek, kilolu, sigara kullanan ve vücutsal faallikleri az yetişkin erkeklerde daha çok görüldüğünü ortaya koymuştur.
Yaş Ve Cinsiyet
Atardamarıyoskleroz yetişkin erkeklerde daha yaygındır. Orta yaş düzeyinde, erkeklerde bayanlardan daha sık görüldüğü uzun vakittir öğrenilmektedir. Menopoz sonrasında iki tür arasındaki fark ortadan kalkar. Bayanlarda, östrojenin ve Değişik eşey hormonlarının atardamarıyoskleroza karşı koruyucu rolü olduğu düşünülmektedir.
Atardamarıyosklerozun orta yaşlı yetişkinlerde daha yaygın olması gençlerde görülmeyeceği anlamına gelmez. Kore Savaşında can veren askerlerde yapılan otopsi analizlerinin neticelerine göre, atardamarı y oskleroz lezyonları bu yaş grubunda da oldukça yaygındır.
Bazı bireylerde atardamarıyosklerozun doğumdan hemen sonra gelişmeye başladığı yolunda görüşler vardır. ABD’de 35 yaşında atardamarıyoskleroz kaynaklı hastalıklardan can verenlerde yapılan araştırmalarda, hiçbir bulgu vermediği anlaşılan koroner lezyonlarına rastlanmıştır.
Atardamarıyoskleroz Ve Kolesterol
Kolesterolün atardamarıyoskleroz yaradılışındaki tesiri ehemmiyetli bir münakaşa mevzusudur. Birkaç yıl evvel neredeyse kolesterol ile atardamarıyoskleroz aynılaştırılmıştı. Daha sonra ehemmiyetini belki de gereğinden çok yitiren kolesterol, günümüzde yelliden ele alınarak reel boyutlarda değerlendirilmeye çalışılıyor. Bu mevzuda bir hayli sınaysel bilgi vardır. Sınay hayvanlarına yağ bakımından zengin bir beslenme rejimi uygulanınca, kan kolesterol düzeyi yükselir. Bu da, atardamarıyoskleroz lezyonlarına yol açar. Gerçekten de, atardamarıyoskleroz görülmeyen cemiyetlerde yağsız beslenme alışkanlıkları yaygındır. Bol yağlı yiyecekler harcayan cemiyetlerde ise bu hastalık oldukça sık görülür. Amerika ya yerleşmiş Yahudi ve Japonlar da atardamarıyoskleroz sıklığı Amerikalılarla eşdeğerdedir. Bundan da anlaşılacağı gibi, hastalıkta ırk etmeninden çok yaşam ve beslenme alışkanlıklarının ehemmiyeti vardır.
Şeker hastalığı, böbrek hastalığı ve ksantomatoz ender doğumsal bir hastalık gibi kanda yağ düzeyinin yüksek olduğu hastalıklara yakalananlarda atardamarıyoskleroz yaygındır. Öte yandan miyelom gibi kanın yağ düzeyinin düşük olduğu hastalıklarda atardamarıyosklerozun görülme oranı düşer. Özetle, beslenme teftişinin atardamarıyosklerozdan korunmada en iyi yöntem olduğu söylenebilir.
Atardamarıyoskleroz Ve Yüksek Tansiyon
Yüksek tansiyon kan tazyiki yüksekliği şüphesiz atardamarıyosklerozu ilerleten bir etmendir. Daha evvel de belirtildiği gibi Japon ve Yemenlilerde atardamarıyoskleroz az görülür. Ama bu bireylerin yüksek tansiyonu varsa atardamarıyoskleroz görülme sıklığı ehemmiyetli miktarda artmaktadır.
Yüksek tansiyon atardamar duvarında daha çok kolesterol birikmesine neden olur. Daha evvel değinildiği gibi kolesterolün zedeleyici tesiri ile ortaya çıkan iltihabi tepki mümkün bir atardamarıyoskleroz sebebidir. Süreç burada bitirilmez. Atardamar duvarında da kolesterol imali olması fazla kolesterol birikimine yol açar. Böylece, yüksek tansiyonun yalnız atardamarıyosklerozu artırmadığı, aynı zamanda atardamarıyosklerozun gelişimine neden olduğu söylenebilir.
Araştırma neticelerine göre, atardamar duvarındaki kolesterol ölçüyü, yiyeceklerle alınan ya da kanda bulunan kolesterol ölçüsünden çok, yüksek tansiyonla alakalıdır. Gerçekten de yüksek tansiyonla atardamarıyosklerozun beraber görülmesi, damar hastalıkları riskini çok yükseltir. Ayrıca atardamarıyosklerozun büyük damarların elastikliğini eksilterek, kan tazyikini yükselttiği de hatırlanmalıdır.
Şişmanlık ve şeker hastalığında yağlarla alakalı bozukluklar ehemmiyet kazanır ve atardamarları tesirler. Atardamar duvarında yağlar daha kolay birikir ve atardamarıyoskleroza giden yol açılmış olur. Atardamarıyoskleroz yaradılışında ehemmiyetli rol oynayan değişik etmenler sigara alışkanlığı ve hareketsiz yaşamdır.
Atardamarıyoloskleroz Ve Yaşlılık Atardamarıyosklerozu
Atardamarıyoloskleroz yerleşme yeri açısından atardamarıyosklerozdan ayrılır. İkincisi büyük ve orta boy atardamarları meblağken birincisi isminden de anlaşılacağı gibi atardamarıyol=ufak atardamar, daha ufak atardamarlarda görülür. Yaptıkları yıkımın neticeleri de farklıdır. Atardamarıyosklerozun en ehemmiyetli neticeyi kalbin yükünü büyük miktarda artıran kan tazyiki yükselmesidir. Yüksek tansiyon ilaçlarla sorgulanamazsa kalbin kasılma eforu giderek eksilir.
Yaşlılık atardamarıyosklerozu en iyi gidişli atardamarıyoskleroz cinsidir. Bedenin yaşlanmasıyla beraber yavaş yavaş büyür. Fizyolojik bir olaydır; başlıca sebebi atardamarların da yaşlanarak sertleşmesidir.