Hiperaktif ile yaramazlığı karıştırmayın
Mektep yaşamında galibiyetsiz ancak, akranlarına göre fazla hareketli ve dikkatini bir cinsli toplayamayan çocuklarda ‘Hiperaktif’ meseleyi olabileceği bildirildi. Uzmanlar, hem konutta hem mektepte aynı hareketliliği gösteren …
Mektep yaşamında galibiyetsiz ancak, akranlarına göre fazla hareketli ve dikkatini bir cinsli toplayamayan çocuklarda ‘Hiperaktif’ meseleyi olabileceği bildirildi.
Uzmanlar, hem konutta hem mektepte aynı hareketliliği gösteren ve bir cinsli dikkatini bir noktaya toplayamayan çocuğu olan anne babalara, “Bu vaziyeti dikkate alın” ihtarı yaptı.
Son senelerde sıkça kullanılan, “Dikkat yetersizliği Hiperaktivite bozukluğu” meselesinin ilk bulguları, ‘fazla hareketlilik’ ve ‘dikkati toplayamama’ olarak gösteriliyor. Uzmanlar öncelikle bir çocuğun hiperaktif olduğunu söyleyebilmek için onun basmakalıp çocuklarla mukayese etilemeyecek kadar fazla derecede hücum, hareketli olması gerektiğini belirttiler. Hiperaktif çocukların yüzme öğrenmeden derin suya sıçramak veya yoğun trafikte süratle giden otomobillerin önüne fırlamak gibi fazla hareketlerde bulunduklarını anlatan uzmanlar, “Hiperaktif çocuklar dikkatlerini bir mevzu üzerinde toplayamazlar. Ayrıca yalnızca konutta değil mektepte ve günlük hayatta da aynı biçimde tutumlar gösterirler. Hiperaktivite bozukluğunun üç temel bulgusu vardır. Çocukta bu bulguların hepsi bir arada bulunabilir ya da yalnızca biri ya da ikisi görülebilir” diye konuştular.
Hiperaktif çocuğun çoğu zaman dikkatini detaylara veremediğini, faalliklerde yanılgılar yaptığını ifade eden uzmanlar, “Misalin, satrançta, sporda kaygısızca yanılgılar yapıyorsa bu ehemmiyetli bir belirtidir. Ancak burada altının çizilmesi gereken nokta yalnızca mektepte, derslerinde değil, kendi beğendiği faalliklerde de yanılgılar yapmasıdır” dediler.
Uzmanlara göre hiperaktif çocuğun bulguları şöyle:
“- Düşünmeyi gerektiren etkinliklerden kaçarlar. Misalin, satranç, muamma çözme gibi şeylerden uzak durabilir.
– Hakikat dikkat yetersizliği olan çocuklar dışarıdan gelen en küçük bir uyarana şipşak tepki gösterirler. Bir zil sesi, bir ışık çocuğun dikkatini hemen dağıtır.
– Kendisiyle konuşulduğu zaman dinlemiyor gibi gözükür. Çoğu zaman da kendisine söylenenleri yerine getirmez.
– Çoğu zaman kendi için zorunlu olan, defter, kalem ve eşi eşyalarını kaybeder.
– Çocuk o kadar saldırıdır ki daha sual bitmeden hemen yanıt verir, herkesin sırasını beklediği yerde gizeme beklemez. Bu ilk kere ana mektebinde ya da mektepte ortaya çıkar.
– Başkasının söznamı keser, başkasının oyununu bozar.
– Kıpır kıpırdır yerinde duramaz. hareketlerinde bir fazlalık söz mevzusudur.
– Oturması beklenen yerde oturamaz kalkar, sınıfta kendini yakalayamaz, kalkar gezer.
– Faalliklere katıldığında oyunu bozar, sırasını beklemek istemez, sürekli hareket der.
– Çok konuşur, söze karışır.”
HİPERAKTİF MİNİK YAŞTA DA ANLAŞILABİLİR
Genellikle mektebe başlama çağlarında göze çarpan hiperaktif meselesinin dikkatli bir gözlemle 1-1.5 yaşlarında da tanınabileceğini belirten uzmanlar, “Hatta kimilerinin anne karnında dahi çok hareketli oldukları veya doğumdan hemen sonra anne kucağında ya da yatağında durmadan hareket ettikleri kollanır. Bu bebekler, aksi, tedirgin efor bebek olarak belirlenir. Hayatın ilk birkaç ayında fazla hareketlilik, yeme ve uyku bozuklukları görülebilir. Emekleme yarıyılı veya yürümeye başladıkları zaman çok hareketli ve hücum oldukları için birkaç şahsın sürekli bakımı gerektiği söylenir” biçiminde konuştu.
Hiperaktivite bozukluğunun birinci dereceden akrabalar arasında görülmesinin kalıtsal geçiş kuşkusunu ortaya çıkardığını vurgulayan uzmanlar şunları kaydoldu:
“Hiperaktivitenin büyüme olasılıkları arasında hamilelik ve doğum karmaşıklıkları, anne-babada alkolizm, bunalım, annenin sigara içmesi gibi gidişatların da tesirli olduğu düşünülüyor. Çocuk psikiyatristleri aile ve hocaların haylazlık ve hiperaktiviteyi birbirine karıştırdığını belirterek, bu mevzudaki farka dikkat topluyor. Bazı aileler reelinde haylaz olan çocuklarının hemen hiperaktif olduğu görüşüye kapılıyorlar. Aynı biçimde hocalar da bu kanıya kapılıyor. Oysa ikisi çok değişik. Hiperaktivite tanısının kesinlikle bir çocuk psikiyatristi tarafından konulması gerekir. Zira üşengeç, şımarık ve haylaz çocuklar da bu bozuklukla karıştırılabilir. Bu surattan tanının iyi konulmuş olması son derece ehemmiyetli. Şayet çocuk gerçekten hiperaktif ise gençlik senelerinde de yüzde 80 oranında devam eder. Erişkinlikte ise yüzde 30-60′a kadar devam edebilir. Burada korkulan vaziyet daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkıyor. Zira çocuk rehabilitasyon edilmezse mektebi tamamlayamıyor, fazla tezcanlı olduğundan çalışarak bir şeyleri muvaffak olmayı beklemiyor, hırsızlık gibi kolay yoldan para kazanma tavırlarına yönelebiliyor. Cemiyet dışı bazı tutumlar göstererek, çevresine hasar verebiliyor.”