Dünya Prematüre Günü’nde umudun ismi: Asil Ata’nın ilham veren serüveni

Her yıl çok sayıda çocuk prematüre olarak dünyaya geliyor. O çocuklardan biri olan ve prematüre doğan 600 gramlık Asil Ata’nın hayata tutunma kıssası 17 Aralık Dünya Prematüre Günü benzeri süreçleri yaşayan on binlerce aileye en güçlü umut bildirisi oldu.

HABERE İLİŞKİN GÖRÜNTÜ İÇİN TIKLAYIN İZLE

Annesi İstek Sansar’ın yüksek tansiyon nedeniyle 24. haftada acil doğuma alınmasıyla başlayan süreç, Medipol Mega Üniversite Hastanesi Yenidoğan Ağır Bakım Ünitesi’nin titiz takibiyle sağlıklı bir halde tamamlandı. Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Taştekin, prematüre bebeklerin gelişmemiş organ yapıları nedeniyle çok daha fazla risk taşıdığını belirterek aileleri yanlışsız bakıma yönlendirdi.

ASİL ATA’NIN İLHAM VEREN SERÜVENİ

Sadece 600 gramdı. Hayata tutunmak için bir avuçtan bile daha küçüktü. Prematüre bebek Asil Cet, annesi İstek Sansar’ın 24. haftada yaşadığı ani yüksek tansiyon nedeniyle, dünyaya gözlerini ‘acil’ olarak açtı. Ömür ve mevt ortasındaki ince çizgide, onun için tam 98 gün sürecek nefes kesici bir maraton başlıyordu. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Yenidoğan Ağır Bakım Ünitesi, bu minik savaşçının hayattaki birinci kalesi oldu. Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Taştekin ve takımının titiz takibi, şimdi gelişmemiş organlarının taşıdığı o büyük risklere karşı verdiği çabanın her anına tanıklık etti. 17 Aralık Dünya Prematüre Günü yaklaşırken, Asil Ata’nın 98 günün sonunda sıhhatle kucaklandığı o an; bir bebeğin inanılmaz gücünün zaferini ilan etti. Onun kıssası, bugün emsal bir gayret veren on binlerce aile için en güçlü umut ışığı oldu.

“24. HAFTADAYDIK, ÇOK KORKTUK”

Prematüre doğum sürecini anlatırken yaşadıklarını anlatan Anne İstek Sansar, “Bir ıstırabım yoktu, yalnızca mide ağrısıyla hastaneye gittim. Tansiyonum çok yüksekti, çabucak ameliyata alınacağımı ve Asil Ata’nın doğacağını söylediler. 24. haftadaydık, çok erkendi. Hem çok korktuk hem ne olacağını bilemedik” dedi. Doğumdan bir gün sonra bebeğin Medipol Mega Üniversite Hastanesi’ne nakledildiğini belirten Sansar, 98 günlük ağır bakım sürecinin aile için hayli güçlü geçtiğini söyleyerek, “600 gramdı, dokunmaya bile korktuk. Onu bırakıp meskene gitmek çok zordu. Babası her gün hem bana hem ona koşuyordu. Hemşireler inanılmaz takviye oldu. Sayelerinde sürecimize tutunduk” sözlerini kullandı.

“HEMŞİRELERE EMANET ETTİK, SAĞLAM TEMELLE BÜYÜDÜ”

Arzu Sansar, prematüre ünitesindeki bakımın bebeğin gelişimine büyük katkı sağladığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Asil Cet iki yıldır hiç hastalanmadı. Daima diyorum ki temeli burada sağlam atıldı. Hemşire ablaları ona o kadar hoş baktı ki… Bugün çok hareketli, meraklı, insan canlısı bir çocuk. Her girdiği yerde selam veren küçük bir esnaf üzere.”

“PREMATÜRE BEBEKLER GELİŞİMLERİNİ TAMAMLAMADAN DOĞUYOR”

Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Ayhan Taştekin, prematüre bebeklerin karşılaştığı riskleri şöyle açıkladı:

“Prematüre demek erken doğan bebek demektir. Bu bebekler beyin, akciğer, bağırsak, göz gelişimini tamamlamadan dünyaya geliyor. Vaktinde doğan bebeklere nazaran çok daha fazla sorun yaşayabiliyorlar, hastanede daha uzun kalıyorlar ve mevt oranları daha yüksek.”

RİSK 1000 GRAM ALTI BEBEKLERDE ÇOK DAHA FAZLA

32 hafta altı ve bin 500 gramdan küçük bebeklerin büyük tehlike altında olduğunu belirten Prof. Dr. Taştekin, “28 hafta ve 1000 gramın altındaki bebeklerde risk çok artıyor. Bundan 30 yıl evvel bu bebekler neredeyse yaşatılmıyordu. Bugün gelişmiş ağır bakım imkanları sayesinde birçoğunu sağlıklı biçimde taburcu ediyoruz” dedi. Prematüre bakımında anne sütü ve anne–bebek temasının hayati değer taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Taştekin, “Anne sütünü yalnızca besin değil, tedavinin bir kesimi kabul ediyoruz. Beyni ve bağırsakları geliştiriyor, enfeksiyonlardan koruyor. Kanguru bakımı ise bebeğin teneffüsünü ve kalp atışlarını düzenliyor” diye konuştu.

“BU BİR FARKINDALIK VE TEŞEKKÜR GÜNÜ”

Dünya Prematüre Günü’nün sadece farkındalık değil, birebir vakitte bir teşekkür günü olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Taştekin sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu minik kahramanlara, onların ailelerine ve onları yaşatmak için gecesini gündüzüne katan tüm sıhhat çalışanlarına teşekkür etmek gerekir.”