Ses kısıklığının nedenleri

25.08.2023
298
Ses kısıklığının nedenleri

Sesi oluşturan mekanizma reelinde oldukça kolaydır. Ses telleri denilen adale sistemi, kıkırdaklar ve asaplarla uyarılarak açılır ve kapanır. Açıldıkları zaman soluk alırız. Kapandıkları zaman ise …

Sesi oluşturan mekanizma reelinde oldukça kolaydır. Ses telleri denilen adale sistemi, kıkırdaklar ve asaplarla uyarılarak açılır ve kapanır. Açıldıkları zaman soluk alırız. Kapandıkları zaman ise alttan, başka bir deyişle akciğerlerden gelen hava, iki ses telinin arasından geçerken bir titreşim oluşturur. Bu da sesin oluşmasını sağlar.

Boğazımızdaki başka bir deyişle burnumuzun arttaki geniz boşluğumuz ve ağız boşluğumuz bunun titreşimini verirken, dilimiz de kişiliğini verir. Sesin ana mekanizması olan ses tellerinde oluşabilecek rastgele bir yaradılış, hastalık ya da problem ses kısıklığına yol açabilir.
Üst solunum yolu enfeksiyonları:
Ses kısıklığının en sık görülen sebebinin üst solunum yolu enfeksiyonları olduğunu belirten Acıbadem Sağlık Kurumu Bakırköy KBB Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, bu gibi gidişatlarda sesin birkaç gün kadar hiç çıkmayabildiğini söylüyor:
“Üst solunum enfeksiyonu yaşayan misalin sinüziti olan bir şahıs, ses tellerine doğru akıntısı olduğu için öksürmek zorunda kalır. Öksürük travması, seste daha acele yorulmayı getirdiği için ses kısıklığı yaratan başlıca nedenlerden biri.”

Sesin yanlış kullanımı:
Prof. Dr. Öz, günümüzün çağdaş dünyasında sesin yanlış kullanımına bağlı ses kısıklıklarının da sıkça görülmeye başlandığını vurgulayarak, “Sesini daha profesyonel kullanan insanlar başka bir deyişle hocalar, hekimler, avukatlar, çağrı merkezleri çalışanları veya pazarcılar gün içinde çok sık veya çok yüksek tonda konuşmak gidişatındalar. Bunların bir kısmı yoğun ve hengameli etraflarda çalıştıkları için sesini yanlış kullananlar daha çok bu gruplardan çıkıyor” diyor.

Sesi yanlış kullanmak reelinde basmakalıp ses tonundan daha yüksek tonda konuşmak ve yüksek tonda uzun süre konuşmak anlamına geliyor. Etrafsal etmenler sebebiyle sesi yükseltmek, sesin kısılmasına yol kalemtıraş kadar sesi yanlış kullanmaya neden olabiliyor. Uzmanlar sesini yoğun kullanmak zorunda olan şahıslara özellikle bol su içmelerini öneriyor.

Prof. Dr. Öz, “İnsanlar konuşurken su içtikleri ve ses tellerini ıslak yakaladıkları sürece, ses telleri çok daha rahat çalışır. Islak bir etrafta, kaygan bir tabanda, alttan gelen havayla çok daha iyi titreşirler” diyor.

Nemli, klimalı veya tazyikli civarlar da ses kısıklığına neden olabilen etmenler arasında. Misalin uçakta haykırarak konuşmak sesi yoran bir yanlış ses kullanımı.

Reflü ve alerji:
Ses kısıklığına neden olan hastalıkların başında ise reflü yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre ses kısıklığı sebeplerinin takribî yüzde 64’ü reflü sebebiyle oluşuyor. Midedeki asidin yemek borusuna kadar gelmesi ve bu asit salgısının yemek borusunun dışına çıkıp ses telleri üzerinde zehirleyici toksik bir tesir yapması ses kısıklıklarına neden oluyor. Buna larengofarengeal reflü sınıyor. Bu gidişatlarda hasta devamlı olarak sesini arınmak zorunda kalıyor.

Ses kısıklıklarına neden olan bir öbür etmenin alerji olduğunu belirten Prof. Dr. Öz, alerjik bir insanın özellikle alerjenle karşı karşıya kaldığı yarıyılda kasvetler yaşadığını vurgulayarak, “Bahar aylarında şahsın sesinde bitkinlik, ses tellerindeki ödemden dolayı bir vahşileşme olur. Bu yarıyılda sesini yorması ve ona daha fazla efor vermeye kalkışması yanlış bir kullanımdır” diyor.

Nodül ve polipler:
Tüm bu yanlış kullanımlardan bir ya da birkaçı birleşerek ses telinde nodüle neden oluyor. Her iki ses telinde de simetrik olarak oluşan nasırlaşma gibi şişkinliklere nodül sınıyor. Nodül tamamen yanlış kullanma neticesinde oluşuyor. İnsanların kendilerini ses kısıklıklarından gözetmelerinin en ehemmiyetli yolu seslerini doğru kullanmayı bilmeleri. Nodül çok uzun zamanda büyüyor. Misalin bir hocanın işe başladıktan hemen sonra sesinde nodül oluşmaya başlarsa, bulgusu olan ses kısıklığı bir hafta sonra değil en az 3 ay sonra ortaya çıkıyor.

Polip ise yeniden sesin yanlış kullanımına bağlı olarak büyüyen akut bir travma. Şuursuz bir biçimde yapılan ani bir bağırmaya bağlı olarak oluşan minicik bir kanamayla ses telinde polip oluşuyor. Haykırırken asaplı olmak ve fazla gerginlik de polipe neden oluyor. Oldukça sık görülen polipler bir günde ses kısıklığı yaratıyor. Hastalar genelde, maça gidenler, asaplı bir biçimde çocuğuna haykıranlar veya pazarcılardan oluşuyor.

Kist ve papillom:
Ses kısıklığını yaratan bir öbür etken ise kist. Ses telinin içinde yer alan kist, oradaki salgı üreten bezlerin tıkanmasıyla oluşuyor. Kist en fazla öksürükle beraber görüyoruz. Misalin yoğun bir üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında öksüren bir bireyde kist oluşabiliyor. Kist oluştuktan sonra ise, seste bitkinlik ve çatallanma oluyor. Özellikle çatallık kistin çok tipik bir misali.

Selim lezyonlar da ses kısıklığına yer açabilen etkenlerden. Selim lezyonların hiçbiri kanser değil ve dikkatli muayene edilip doğru tanı konulduğunda cerrahi rehabilitasyon sayesinde gayet galibiyetli neticeler almak olası.

İyi mizaçlı bir ur olan papillom hastalığı da ses kısıklığına neden açan etkenlerden biri. Bu hastalığın en büyük özelliği ise devamlı tekerrür etmesi. Bu surattan rehabilitasyonunda kullanılan lazer cerrahiyi de tekerrür etmek gerekiyor. Yetişkin bireylerde kanserleşme tehlikeyi olan papillom, hep hakimiyet altında yakalanması gereken bir hasta grubu. Zira sıhhatli dokuda dahi hücrelerin içinde bu virüsü bulabilmek olası. Cerrahi rehabilitasyon galibiyeti ses niteliği açısından bakıldığında çok yüksek oranda olmayabiliyor.

Reinke ödem:
Ses kısıklığına neden olan bir öbür hastalık, ses tellerinde oluşan ve Reinke ismi verilen ödem. Özellikle sigara içen bayanlarda görülen bu hastalık, bayanlarda erkek gibi kalın sesle konuşma biçiminde kendini gösteriyor. Reinke, çok konuşan, reflüsü olan, günde bir kutunun üzerinde sigara içen bayanların hemen hepsinde oluşan bir problem.

Öbür nedenler:
Ses kısıklarının ender görülen nedenlerinden biri de doğumsal bozukluklar. Bunların arasında en sık görülen, ses tellerinin yapışkan olması ve birbirlerinden ayrılmamış olması. Doğumsal bozuklukların rehabilitasyonunda çok ufak yaşlarda çok iyi neticeler elde edilmese de, daha ileri yaşlarda bu zaferi tutmak olası. Hipertansiyon ilaçları, doğum hakimiyet hapları gibi östrojen ilaçları da ses tellerinde müesseseye yaptığı için ses tellerinin daha çok aşınmasına neden olabiliyor.

MUAYENE VE TANI
Ses kısıklığı olan bir hastanın yapması gereken ilk şey zaman geçirmeden bir KBB uzmanına müracaat etmek. Ses tellerinin muayenesinde daha öncekinden yalnızca ayna kullanılırken günümüzde artık mikro kameralı endoskoplar ve stroboskop kullanılıyor. Aynalar ise bugün hala ses tellerinin asıl rengini ve hareketliliğini göreöğrenmek için kullanılan vasıtalardan biri. Ancak mikro kameralı endoskopların avantajları oldukça fazla.

Prof. Dr.Öz, “Kameralarla elde ettiğimiz görüntüleri bilgisayarda saklayabildiğimiz için hastayı kerelerce muayene etmek yerine, kaydı kerelerce izleyip değerlendirebiliyoruz. Bu hastaların rehabilitasyon sonrası ve evveli gidişatlarını rahatlıkla karşılaştırabiliyoruz. Ses tellerinin yavaşlatılmış hareketlerini izleyebilmek için ise stroboskop kullanıyoruz. Stroboskop sayesinde bir ses telinin değişiğinden değişikliğini, ses tellerindeki dalgalanmayı izliyoruz. Bu dalgalanma bize ses teli içinde veya dışındaki kitle, lezyon veya hastalık mevzusunda fikir verebiliyor” diyor.

Uygulanan bir öbür muayene yöntemi hastalığın sesiyle alakalı yankı incelemeler, başka bir deyişle ses değerlendirmesi. Ancak bu incelemeler, şahsın sesi gününe, psikolojisine ve duygusal vaziyetine göre değiştiği için birkaç defa tekrarlanmayınca sıhhatli neticeler vermiyor.

Tanıdaki en ehemmiyetli unsurlardan biri, hastanın kanserle mi yoksa kanser dışı bir gidişatla mı karşı karşıya olduğunu tanımlamak. Prof. Dr. Öz tecrübeli bir KBB hekiminin muayene sırasında nodülü, polibi, kisti hatta papillomu dahi birbirinden ayırt edebildiğini belirtiyor. Prof. Öz şöyle konuşuyor:
“Ancak şüphelendiğimiz bir gidişatta kesinlikle dokudan biyopsi alıyoruz. O kadar çok birbirine benzeyen, birbirini taklit eden unsur arasından ayrım yapamama tehlikeyi her zaman var. Araştırmalar muayenede konulan tanının, ameliyathanede mikroskopla bakıldığı zaman yüzde 31 oranında değişebileceğini gösteriyor bize.”

REHABİLİTASYON YÖNTEMLERİ
Nodüller:
Nodülün rehabilitasyonunda sesin düzelmesi için hastaya ses terapisi uygulanıyor ve sesini düzgün kullanması öğretiliyor. Öncelikle nodüle yol açan ve sesini yanlış kullanmasını etkileyen etmenler tanımlanıyor. Daha sonra hastayı bunlardan temizletme çalışmaları başlıyor. Nodülde, cerrahi rehabilitasyon en son düşünülen yöntemlerden biri. Ancak nodülün dışındaki polip ya da kist gibi tüm hastalıklarda cerrahi rehabilitasyon uygulanıyor. Bu hastalıkların altında da sesin yanlış kullanımı olduğu için, bu hastalara da harekât evveli ya da sonrasında kesinlikle ses terapisi öneriliyor.

Ses terapisi, bir şahsın sesini düzgün bir biçimde kullanabilmesini kasteden bir rehabilitasyon yöntemi. Bu yöntemde hastanın sesini kullanırken, postürü, boynunun yapısı, ağzının açılması, dilini kullanma biçimi, diyaframı ve soluk alışı ile alakalı her şey öğretiliyor. Eğitimli ses terapistleri tarafından uygulanan bu yöntem, gırtlak kanseri gibi hastalıkların da rehabilitasyonunda ehemmiyetli bir rol oynuyor.

Reflü:
Reflü ise medikal rehabilitasyon ve hastanın yaşamında lüzumlu başkalaşımların yapılmasıyla rehabilitasyon ediliyor. Hastanın kilo almaması; çikolata, çay ve kahve tüketiminden sakınması; çilek ve domates yememesi; egzersiz yapması ve stresten, yağlı besinlerden ve sigaradan uzak durması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Öz, ses sanatçılarının da performansını düşürebilecek bir hastalık olan reflünün rehabilitasyonunun öncelikle hastanın hayatını kumpasa sokmaktan geçtiğini söylüyor.

Gırtlak Larenks kanseri:
En çok 40 ve 60 yaşları arasındaki erkeklerde görülen gırtlak kanseri, bayanlarda daha genç yaşlarda görülen bir hastalık. Gırtlak kanserinde, gözetici hekim anlayışının çok ehemmiyetli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öz, hastalara ilk olarak şayet sigara içiyorsa kesinlikle vazgeçmesi, içmiyorsa hiç başlamaması gerektiğinin önerildiğini söylüyor.

Sigara içmeyen insanların neden gırtlak kanseri olduğuna dair yapılan araştırmalar da var. Bu araştırmalar reflünün gırtlak kanserinin altındaki en ehemmiyetli etmen olduğunu ispatlıyor. Reflünün ardından ise içki kullanımı geliyor. İçki tek başına kanser yapmasa da reflüyü artıran, tetikleyen bir tesire sahip. İçkinin tesiri sigarayla birleştiği zaman ise gırtlak kanseri yaradılışı tehlikeyi artırıyor. Pek çok kanser cinsinde olduğu gibi gırtlak kanserinde de erken teşhis çok ehemmiyetli. Zira tanı ne kadar erken koyulursa rehabilitasyon galibiyeti ve 5 senelik yaşam talihi o kadar yüksek oluyor. Hastalık erken safhada tutulursa, cerrahi rehabilitasyondan da radyoterapiden de aynı neticeyi elde etmek olası. İki rehabilitasyon yöntemi arasında da bazı değişiklikler mevcut. Cerrahi rehabilitasyondan sonra ses niteliğinde azıcık bozulma ve kısılma olabiliyor. Zira ses telinden kanserli bölge tamamen çıkartıldığı için ses telinin eforu eksiliyor ve iki ses telinin karşı karşıya gelişi olması gerektiği gibi olmuyor. Radyoterapi de ise ses niteliğinde bu bozulma yaşanmıyor. Ayrıca cerrahi rehabilitasyon çok kısa bir vakitte yapılırken, radyoterapi haftalarca sürebiliyor. Hastalık şayet ileri safhadaysa o zaman cerrahi rehabilitasyon ön tasarıya çıkıyor ve radyoterapi destekleyici rol oynuyor. Erken düzeydeki rehabilitasyon galibiyeti yüzde 99’lara yakınken, bu oran hastalığın aşaması ilerledikçe düşüyor. Bu surattan yaşanılan ses kısıklığı problemi bir haftanın üzerine çıktığı zaman, kesinlikle bir KBB hekimine müracaat etmek gerekiyor. Zira ses kısıklığı basmakalıp bir şey değil ve kesinlikle sebebinin tanımlanması gerekiyor. 

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.