Keneyle yaşamayı öğrenin

07.05.2023
579
Keneyle yaşamayı öğrenin

Dünyada öğrenilen 850 kene cinsinden 32’si Türkiye’de… Karadeniz Teknik Üniversitesi KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Azası Doç. Dr. Şağdan Başkaya, ”Dünyada öğrenilen 850 kene cinsinden ülkemizde yaşadığı …

Dünyada öğrenilen 850 kene cinsinden 32′si Türkiye’de…

Karadeniz Teknik Üniversitesi KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Azası Doç. Dr. Şağdan Başkaya, ”Dünyada öğrenilen 850 kene cinsinden ülkemizde yaşadığı öğrenilen 32 adedi yöreden yöreye değişmekle beraber kene, diza, yavsı, sakırga, kerni gibi farklı adlarla anılmaktadır” dedi.

Doç. Dr. Başkaya, yaptığı açıklamada, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi KKKA hastalığının ilk olarak 1944 senesinde Kırım’da, 1956 senesinde ise Kongo’da görüldüğünü ifade ederek, Kırım ve Kongo’da görülen bu hastalıkların aynı olduğunun ancak 1969 senesinde anlaşılabildiğini belirtti.

KKKA hastalığının, Türkiye’de ilk olarak 2002 senesinde Tokat’ta tespit edildiğini ifade eden Başkaya, ”Hastalık bazı kene cinslerinin bu hastalığa neden olan virüsü taşımasıyla dağılmaktadır. Dünyada öğrenilen 850 kene cinsinden ülkemizde yaşadığı öğrenilen 32 adedi yöreden yöreye değişmekle beraber kene, diza, yavsı, sakırga, kerni gibi farklı adlarla anılmaktadır” diye konuştu.

Başkaya, kamuoyunda, kene ve çabasıyla alakalı yetkililerce zorunlu, yeterli bilgilendirme yapılmadığını korunarak, bu bilgi boşluğunun yerini farklı rivayetlerle dolduğunu vurguladı.

Bu dedikoduların en öğrenilenlerinden birinin kenelerin kuş gribi hastalığı sebebiyle özellikle sarihte beslenen tavukların yok edilmesiyle çoğaldığı olduğunu belirten Başkaya, şöyle devam etti:
”Bunu söyleyenler, kenelerin baş düşmanı olarak tavukları göstermektedir. İkinci dedikodu, tabiata keklik ve sülün salınarak kenelerle aktif çaba yapılacağı, hatta kenelerin kökünün kazınacağı rivayetidir. Üçüncü dedikodu ise legal avcılığın tamamen menedilmesiyle kenelerle aktif çaba yapılacağıdır. KKKA hastalığı, yalnızca kuş gribi sonucunda kümes hayvanlarının yok edildiği yörelerde görülmemektedir. Ayrıca tavuklar hem tek başlarına çok ehemmiyetli bir etmen olmayıp hem de keneler için ehemmiyetli bir konak başka bir deyişle beslenme ve taşıyıcılık vazifesini yerine getiren canlılar arasında yer almaktadırlar. Bu gidişat sülün ve keklikler için de aynıdır.”

Başkaya, keneleri yediği söylenen kuşlardan dolayı avın menedilmesi gerektiğinin söylendiğini andırdırarak, ”Öncelikle öğrenilmesi gereken, ülkemizde avlanan yaban ördekleri, yaban kazları, çulluk, su çulluğu, sakarmeke gibi kuşların keneler üzerinde ehemmiyetli bir tesiri bulunmadığıdır. Geri kalan öteki avlanan cinsler olan keklikler, bıldırcın, tahtalı, üveyik gibi kuşların ise keneleri yok edici ehemmiyetli bir etmen olduklarına dair hiçbir bilimsel bilgi bulunmamaktadır” diye konuştu.

Keneler ve hastalığa yol açan virüsün tek sebebe direndirilmesinin muhtemel olmadığına dikkat toplayan Başkaya, şunları söyledi:
”Ülkemiz karantinaya alınacak bir yer olarak tanıtılmamalıdır. Ülkede büyük bir fobi havası estirilmeden, bu mevzuda ilkokul seviyesinden başlanarak ciddi ve aralıksız eğitim verilmeye başlanmalıdır. Eğitim ve yerinde müdahale ehemmiyetlidir. İnsanımıza keneyi nasıl çıkaracağı öğretilmeli, çıkarma kepçesi, kene kaşığı, cımbız gibi zorunlu aletlerin yapımı yapılmalı ve bu aletler eczanelerde satışa sunulmalıdır. Hastalığa karşı ilaç, serum geliştirme çalışmaları süratlendirilmelidir.”

Anadolu Ajansı

Kaynak: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=86950&cat=220&dt=2008/07/21

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.