Kalbin 5 düşmanı
Koroner kalp hastalığı ile mücadelede kolesterol sorununu çözmek önemlidir, ama sadece bu önlem yetmez! Yüksek LDL kolesterol, düşük HDL kolesterol ve yüksek trigliserit seviyeleri koroner kalp …
Koroner kalp hastalığı ile mücadelede kolesterol sorununu çözmek önemlidir, ama sadece bu önlem yetmez!
Yüksek LDL kolesterol, düşük HDL kolesterol ve yüksek trigliserit seviyeleri koroner kalp hastalığı ile mücadelenin sadece bir bölümünü oluşturur. Doğru bir korunma stratejisi oluşturmak istiyorsanız, sadece kolesterol sorununa takılıp kalmamalısınız. Hastalığa yol açan şu 5 yaşam tarzı yanlışını ve çevresel şartları da değiştirmeye çalışmalısınız.
YÜKSEK TANSİYON
Hipertansiyon da koroner kalp hastalığı için ciddi bir risk faktörüdür. Bütün aterosklerotik kalp-damar hadiselerinin yüzde 35’nden hipertansiyon sorumludur. Hipertansiyon, kalp krizi riskini iki-üç misli arttırmaktadır. Tansiyon yüksekliği olanlarda kalp-damar hastası olma şansızlığı en az iki kat daha fazladır. Hipertansiyonu olan biri, kalp krizi geçirdiğinde, karşılaşacağı komplikasyonların ağırlığı ve kalp krizinin tekrarlama olasılığı daha fazladır. Eğer, hipertansiyonlu birinde, aynı zamanda şeker hastalığı, kilo fazlalığı, ürik asit yüksekliği gibi sorunlar varsa, kalp hastalığı riski daha da fazlalaşmaktadır. Kısacası, hipertansiyon sorununun önemi, koroner kalp hastalığına yakalanmada da, bu hastalığı kontrol altında tutmada da ön plana çıkmaktadır. Eğer, hipertansiyon probleminizi halledemezseniz, kalp-damar hastalığı riskinizi ortadan kaldıramazsınız.
SİGARA ÖLDÜRÜYOR
İngiltere’de yapılan yeni bir araştırma, özellikle kadınlarda ikinci el sigara dumanını solumanın kalp krizini tetiklediğini ortaya koydu. Sigara, faydalı kolesterol HDL’yi azaltıyor. Zararlı kolesterol LDL ’nin damar duvarına yapışmasını ve okside olmasını kolaylaştırıyor. Kanın pıhtılaşmasına yol açıyor. Daha da kötüsü sigara, damar içini döşeyen “endotel” tabakasında yırtılmalara, zararlanmalara neden oluyor. Kısacası, sigara damarı tıkayan süreçlerin tümü üzerinde etkili. Bazı bilimsel toplantılarda, sigara içenlere kolesterol yüksekliği ile ilgili tedavilerin yapılmamasını bile önerenler var!
BEL ÇEVRESİNE DİKKAT
Kilo fazlalığı, özellikle obezite-şişmanlık sorunu da, koroner risk faktörleri arasındadır. Kilo fazlalığının güvenilir bir ölçüsü olan, beden kitle endeksi arttıkça, koroner hastalığı riski de yükselmektedir. Beden kitle endeksindeki bir birimlik artış bile, koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerde yüzde 5’lik bir artışa yol açabiliyor. Özellikle, karın içindeki yağ kitlesi arttıkça, kalp krizi riski yükseliyor. Bel çevresinin kadınlarda 88, erkeklerde 102 cm’den fazla olması, koroner risk faktörü gibi kabul ediliyor (bu değerlerin son zamanlarda kadınlar için 82, erkekler için 90 cm’e kadar düşürüldü).
KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ
Kalp-damar hastalığıyla ilgili önemli bir risk faktörü de kan şekeri yüksekliğidir. Üstelik böyle bir risk için kan şekerinizin çok yüksek olması şart değildir. Kan şekeri dengesizliği daha “glukoz tolerans bozukluğu” aşamasında olsa bile (latent diyabet), koroner kalp hastalığı riskini yükseltiyor. Şeker hastalarında, kalp-damar hastalığının sık görüldüğü çok iyi biliniyor. Koroner arter hastalığı, diyabetli erkeklerde iki, kadınlarda dört kat daha yüksek bulunuyor. Bunda kan şekeri artışlarının, kanın pıhtılaşma sistemini arızalandırmasının, karamelizasyon gibi süreçleri hızlandırarak, damar duvarına toksik etki yapmasının ve damar içini döşeyen hücrelerin yapısını bozmasının da etkisi var. İster bilinen bir şeker hastalığınız, isterse glukoz tolerans bozukluğunuz -latent diyabet- olsun, kan şekeri yüksekliğinin en az kolesterol sorunu kadar bir risk faktörü olduğunu unutmayın. Kontrol altına alınmamış bir diyabetin iyi kolesterolü azalttığını, trigliserit seviyesini yükselttiğini de belirtelim. Artan trigliserit seviyelerinin, en zararlı kolesterol parçacıkları olan küçük ve yoğun LDL partiküllerinin sayısını artırdığını da bir kenara not edelim. Diyabet ve kolesterol sorununu birlikte yaşayanlarda, koroner kalp hastalığı riski daha da yükseliyor.
TEMBELLİK VE ÖFKE
Hareketsiz bir yaşam tarzını ısrarla sürdürenlerde, yoğun kaygı ve üzüntüyü abartıp büyütenlerde, ağır depresyon sorunu yaşayanlarda da, kalp-damar hastalığı riski artıyor. Ayrıca, yoğun endişe, korku, düşmanlık, hiddet ve öfke gibi kötü “ruhsal örgütlenmelerin” de bu riski yükselttiğini hatırlatalım. Bu riskleri ayrı bir yazıda tartışacağız ama yukarıda okuduklarınız, kolesterol sorunu ile mücadelenin, kalp-damar hastalıklarından korunmada sadece bir başlıktan ibaret olduğunu size yeteri kadar anlatmış olmalıdır.
Bir kez daha tekrarlayalım: benim kolesterol sorunum yok diyerek ya da kolesterol sorununuzu ilaçla düzenleyerek yan gelip yatmamalısınız. Kolesterol sorununu çözmek ayrı şey, kalp-damar hastalığı riskini sıfırlamak ayrı şeydir. Kalbinizi koruma işini şansa bırakmayın.
HÜRRİYET
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=20373&cat=220&dt=2007/04/16